Translation of "Principal" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Principal" in a sentence and their turkish translations:

- É a porta principal.
- Aquela é a porta principal.
- Essa é a porta principal.

O, ana kapıdır.

Vamos ao ponto principal

Asıl önemli noktaya gelelim

- Quem vai fazer o discurso principal?
- Quem pronunciará o discurso principal?

Ana konuşmayı kim yapıyor?

A válvula principal está fechada.

Ana vana kapalıdır.

Tom é o personagem principal.

- Tom baş karakterdir.
- Tom ana karakterdir.

É o mundo do personagem principal.

Ana karakterin dünyası.

Esquema de exploração de dinheiro principal

başlık parası sömürü düzeni

Nosso principal objetivo neste vídeo era

Bu videodaki asıl amacımız şuydu

Qual é o seu campo principal?

Asıl branş alanın nedir?

Várias pessoas passaram pela rua principal.

Ana caddeden bir sürü insan geçti.

Esta é a nossa meta principal.

- Bu bizim ana hedefimizdir.
- Bu bizim ana hedefimiz.

Qual o principal propósito desse plano?

- Bu planın temel amacı nedir?
- Bu planın ana amacı nedir?

É o evento principal de uma história,

Orta nokta hikâyenin anahtar olayıdır

A estrada principal, em direção ao centro.

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

A principal razão para isso é vírus

bunun asıl sebebi bu virüsler

Há anos que apresenta a principal newsletter

yıllardır ana haber bülteni sunup

Nazlı Tolga, que apresentou a principal newsletter

ana haber bülteni sunan Nazlı Tolga'nın

Isso já estava no nosso assunto principal

zaten asıl konumuzda buydu

Qual foi a principal causa do crime?

Suçun ana nedeni nedir?

O personagem principal é um personagem jovem.

Ana karakter genç bir karakterdir.

O café é o principal produto brasileiro.

- Kahve, Brezilya'nın ana ürünüdür.
- Kahve, Brezilya'nın temel mahsulüdür.
- Kahve, Brezilya'nın temel ürünüdür.

Esta é a rua principal desta cidade.

Burası bu kentin ana caddesidir.

Então, qual é a principal lógica do Google?

Peki Google'ın ana mantığı ne?Ne yapıyor?

A farinha é o ingrediente principal dos bolos.

Un pastada ana malzemedir.

O francês é o idioma principal do Tom.

Fransızca Tom'un ana dilidir.

O personagem principal morre no final do livro.

Ana karakter kitabın sonunda ölür.

A sobrevivência deste grupo jovem depende da leoa principal.

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

A rua principal está cheia de garotas de quimonos.

Ana cadde kimonolu kızlarla dolu.

Qual o principal motivo pelo qual você estuda francês?

Fransızca öğrenmek için asıl nedenin nedir?

Qual o principal motivo por que você estuda francês?

Fransızca öğrenmek için asıl nedenin nedir?

A história termina com a morte da principal personagem.

Hikaye ana karakterin ölümü ile sona erer.

Tom só pegou o principal do que Mary dizia.

Tom sadece Mary'nin söylediklerinin ana fikrini anladı.

O principal alimento do porco-formigueiro são os cupins.

- Karıncayiyenin başlıca gıdası termitlerdir.
- Yerdomuzunun başlıca gıdası termitlerdir.

O tabaco é a principal causa das enfermidades pulmonares.

- Tütün, akciğer hastalıklarının en önemli sebebidir.
- Göğüs hastalıklarının başlıca nedeni tütündür.

O produto agrícola principal de nosso país é o arroz.

Ülkemizin başlıca ürünü pirinçtir.

Felizmente, a mordida de tubarão não danificou qualquer artéria principal.

Neyse ki, köpekbalığı ısırığı herhangi bir büyük artere isabet etmedi.

O principal isótopo natural do alumínio é o alumínio-27.

Alüminyum'un başlıca doğal izotopu alüminyum-27'dir.

O kebab é a principal comida em vários restaurantes turcos.

Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.

O recife de corais é a atração principal da região.

Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

Em muitos restaurantes na Turquia, o kebab é o prato principal.

Türkiye'deki çoğu restoranda kebap ana yemektir.

Vamos encontrar-nos em frente à porta principal às 2:30.

2.30'da ana kapının önünde buluşalım.

A luz do sol é a principal fonte de vitamina D.

Güneş ışığı D vitamininin esas kaynağıdır.

A personagem principal é um homem cujo nome não se sabe.

Ana karakter adını bilmediğimiz bir adam.

E a principal fonte de alimento para inúmeros seres marinhos. Desde alevins...

Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...

O ponto principal disso deve ser gritado é a Sociedade Histórica Turca

bunun asıl bağırılması gereken yer Türk Tarih Kurumudur

O principal problema de Tom é que ele não tem senso de humor.

Tom'un asıl problemi onun espri anlayışının olmamasıdır.

O filme que ele levou como o primeiro papel principal é o filme salako

ilk başrol olarak aldığı film ise salako filmi

Acidentes de carro são a principal causa de morte de adolescentes nos Estados Unidos.

Araba kazaları ABD'deki gençler için başta gelen ölüm nedenidir.

Isso levaria à produção de mais dióxido de carbono, o principal gás responsável pelo aquecimento global.

Bu, küresel ısınmadan sorumlu ana gaz olan karbondioksitin daha fazla üretimine yol açacak.

Mas, apesar desse lema, o principal objetivo do Google não é servir à humanidade, mas puramente dinheiro.

Fakat sloganı bu olmasına rağmen Google'ın asıl amacı insanlığa hizmet değil tamamen paraya hizmet.