Translation of "Grave" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Grave" in a sentence and their turkish translations:

É grave?

- Kötü mü?
- Bu kötü mü?
- Kötü müdür?

Cometi um grave erro.

Ciddi bir hata yaptım.

A situação é grave.

Durum önemli.

- É grave?
- É sério?

- O ciddi midir?
- Ciddi mi?

- A doença do Tom é grave?
- A doença de Tom é grave?

Tom'un hastalığı ciddi mi?

Uma delas era muito grave.

Bir tanesi çok ciddiydi.

Ele cometeu um crime grave.

Ciddi bir suç işledi.

Ele tem uma voz grave.

Onun derin bir sesi var.

Ele cometeu um erro grave.

O büyük bir hata yaptı.

É um crime muito grave.

Bu çok ciddi bir suç.

Aquele foi um erro grave.

O ciddi bir hataydı.

Ela cometeu um erro grave.

O, ciddi bir hata yaptı.

O problema é mais grave.

Sorun daha kötüydü.

- Você já teve alguma doença grave?
- Você já foi acometido por alguma doença grave?

Hiç ciddi bir hastalığa yakalandın mı?

Você já teve uma doença grave?

Hiç ciddi bir hastalık geçirdiniz mi?

Cometi um grave erro no teste.

Testte kötü bir hata yaptım.

Você não cometeu nenhum crime grave.

Ciddi bir suç işlemedin.

A obesidade é um problema grave.

- Obezite ciddi bir sorundur.
- Şişmanlık ciddi bir sorundur.

E se a situação for mais grave

peki ya durum daha ciddi ise

Ele sofria de uma congestão nasal grave.

O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.

A condição de Tom não é grave.

Tom'un durumu ciddi değil.

Ao sinal, por favor grave sua mensagem.

Sinyal sesinde, lütfen mesajınızı kaydedin.

Tom está doente, mas não é grave.

Tom hasta, ama ciddi değil.

A batida do Tom foi muito grave.

Tom'un kazası çok ciddiydi.

Atacar a Líbia foi um grave erro.

Libya'ya saldırmak ciddi bir hataydı.

A tempestade teve um efeito grave na economia.

Fırtınanın ekonomi üzerinde ciddi bir etkisi vardı.

- Eu tenho um problema sério.
- Tenho um problema grave.

Ciddi bir sorunum var.

Tom se envolveu em um grave acidente de carro.

Tom kötü bir araba kazası geçirdi.

De acordo com a ordem grave e a localização nos xamãs

Şamanlarda mezarı mertebesine ve konumuna göre

O barulho é o problema mais grave para quem vive na periferia dos aeroportos.

Havaalanın yakınlarında yaşayanlar için gürültü en ciddi problemdir.

"As autoridades de saúde estão tentando controlar um surto alarmante de SARS (Síndrome Respiratória Aguda Grave)."

"Sağlık yetkilileri endişe verici bir SARS salgınını kontrol altına almaya çalışıyor"

- As três vítimas do tiroteio estão em condições críticas.
- As três vítimas do tiroteio estão em estado grave.

Silahlı üç kurban kritik durumda.