Translation of "Europa" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Europa" in a sentence and their turkish translations:

- Eu viajei pela Europa.
- Viajei pela Europa.

Ben Avrupa'yı gezdim.

- Você está na Europa!
- Vocês estão na Europa!

Sen Avrupa'dasın!

- Eles foram para a Europa.
- Elas foram para a Europa.

Onlar Avrupa'ya gittiler.

Eu venho da Europa.

Ben Avrupalıyım.

Ela viajou pela Europa.

O, Avrupa'da dolaştı.

Tom viajou pela Europa.

Tom Avrupayı gezdi.

Nunca estive na Europa.

Avrupa'da hiç bulunmadım.

- Nós não temos isso na Europa.
- Não temos isso na Europa.

Biz ona Avrupa'da sahip değiliz.

- Eu decidi não ir à Europa.
- Decidi não ir à Europa.

Avrupa'ya gitmemeye karar verdik.

- Quando você irá para a Europa?
- Quando você vai para a Europa?
- Quando vocês irão para a Europa?

Avrupa'ya ne zaman gideceksin?

- Eu fui na Europa duas vezes.
- Eu estive na Europa duas vezes.

İki kez Avrupa'da bulundum.

- A França está na Europa Ocidental.
- A França fica na Europa ocidental.

Fransa, Batı Avrupa'dadır.

- A prima dela mora na Europa.
- O primo dela mora na Europa.

Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.

- Há gente de todo tipo na Europa.
- Tem gente de toda qualidade na Europa.
- Há muitas pessoas diferentes na Europa.

Avrupa'da birçok farklı insanlar var.

Mas supostamente até a Europa

ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

As pessoas na Europa dizem

Avrupa'da ki insanlar şunu söylüyor

O papado domina a Europa

Papalığın Avrupa'ya hakim olduğu

Ele viajou a Europa toda.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Você já foi à Europa?

Hiç Avrupa'da bulundun mu?

Não teremos isso na Europa.

Biz Avrupa'da buna sahibiz.

A Europa perdeu sua alma?

Avrupa, ruhunu kaybetti mi?

A Europa está em crise.

Avrupa krizde.

A Itália fica na Europa.

İtalya Avrupadadır.

Gostaria de morar na Europa.

Avrupa'da yaşamak istiyorum.

A Europa é um continente.

Avrupa bir kıtadır.

Estive na Europa uma vez.

Ben bir kez Avrupa'da bulundum.

Quantos países existem na Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

Eu nunca estive na Europa.

Avrupa'da hiç bulunmadım.

Quantos países há na Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

- Eu desejo ir à Europa algum dia.
- Desejo ir à Europa algum dia.

Bir gün Avrupa'ya gitmek istiyorum.

- A Alemanha fica no meio da Europa.
- A Alemanha está no meio da Europa.
- A Alemanha fica no centro da Europa.

Almanya Avrupa'nın ortasındadır.

- Ele vem vagando pela Europa por meses.
- Ele passou alguns meses vagando pela Europa.

Avrupa'da dolaşarak birkaç ay geçirdi.

- A América é maior do que a Europa? - Sim, a América é maior do que a Europa.
- "A América é maior que a Europa?" "Sim, a América é maior que a Europa."

Amerika, Avrupa'dan büyük mü? - Evet, Amerika, Avrupa'dan daha büyüktür.

E Putin quer que a Europa...

Putin de Avrupa'nın...

Ele visitou a Europa diversas vezes.

Avrupa'yı birkaç kez ziyaret etti.

Quando ele foi para a Europa?

O, Avrupaya ne zaman gitti?

Eu voltei da Europa em setembro.

Eylülde Avrupa'dan döndüm.

A França fica na Europa Ocidental.

Fransa Batı Avrupa'dadır.

A França está na Europa Ocidental.

Fransa, Batı Avrupa'dadır.

Europa é uma lua de Júpiter.

Europa, Jüpiter'in bir uydusudur.

A Europa parece um paraíso agora.

Avrupa şimdi bir cennet gibi görünüyor.

A Europa não é um país.

Avrupa bir ülke değil.

Tradução é a língua da Europa.

Çeviri Avrupa'nın dilidir.

Fred vai à Europa na segunda.

Fred pazartesi günü Avrupa'ya gidiyor.

Há muitos castelos medievais na Europa.

Avrupa'da birçok Orta çağ kaleleri vardır.

Há muitos castelos antigos na Europa.

Avrupa'da birçok eski şato vardır.

- Ela está ansiosa para conhecer a Europa.
- Ela não vê a hora de conhecer a Europa.

O, Avrupa'yı ziyaret etmek için isteklidir.

- O fim da guerra na Europa estava próximo.
- Era visível o fim da guerra na Europa.

Avrupa'da savaşın sonu şimdi ufuktaydı.

As aulas na Europa começam em setembro.

Avrupa'da okul Eylül ayında başlar.

A propósito, você já esteve na Europa?

Aklıma gelmişken , sen hiç Avrupaya gittin mi?

A Croácia fica no sudeste da Europa.

Hırvatistan Avrupa'nın güneydoğusunda yer almaktadır.

Vamos voltar para a Europa em junho!

Haziranda Avrupa'ya geri geliyoruz.

Encontrei por acaso minha tia na Europa.

Avrupa'da teyzeme rastladım.

A Áustria situa-se na Europa Central.

Avusturya, Orta Avrupa'da yer almaktadır.

O Netflix agora está disponível na Europa.

Netflix artık Avrupa'da kullanılabilir.

Carros a diesel são populares na Europa.

Dizel arabalar Avrupa'da popülerdir.

Quero ir para algum lugar da Europa.

Avrupa'da bir yere gitmek istiyorum.

Você nunca esteve na Europa, não é?

Avrupa'ya hiç gitmedin, değil mi?

Ele vem vagando pela Europa por meses.

Aylardır Avrupa'da dolaşıyor.

Há um surto de sarampo na Europa.

Avrupa'da kızamık salgını var.

- O Elbrus é a montanha mais alta da Europa.
- Elbrus é a montanha mais alta da Europa.

Elbruz Dağı Avrupa'nın en yüksek dağıdır.

Napoleão queria uma Europa até aos montes Urais.

Napolyon ta Ural Dağları'na kadar tek bir Avrupa istiyordu.

Europa, até a América, que olhamos com inveja

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

Eu fui para a Europa antes da guerra.

Ben savaştan önce Avrupa'ya gittim.

Nós nos encontramos na Europa há alguns anos.

Birkaç yıl önce Avrupa'da karşılaştık.

Eu gostaria de morar na Europa algum dia.

Bir gün Avrupa'da yaşamak istiyorum.

Eu estive em todos os lugares da Europa.

Ben Avrupa'da her yerdeydim.

Embora possível, é difícil conseguir emprego na Europa.

Avrupa'da bir iş bulmak, zor, ama mümkündür.

E a Europa? A Europa está lutando com a morte. Porque não levamos esse vírus a sério o suficiente.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

- Gostaria de vê-lo antes de partir para a Europa.
- Gostaria de te ver antes de sair da Europa.

Avrupa'ya gitmeden önce seni görmek istiyorum.

Que estavam a trabalhar com jovens muçulmanos na Europa.

çeşitli kuruluşlarda gönüllü görev almaya başladım.

A Europa está a tornar-se uma colónia americana.

Avrupa artık bir ABD kolonisi oluyor.

Que a Rússia faça parte da Europa. Até Vladivostok.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

Embora existam tantos vírus na Europa e na América

Avrupa da Amerika da o kadar virüs belası varken

Ele conheceu essa situação como a primeira na Europa.

Avrupa'da ilk bizim gibi karşıladı bu durumu.

Meu plano para o verão é ir à Europa.

Yaz için planım Avrupa'ya gitmektir.

A Croácia e um país ao sudeste de Europa.

Hırvatistan güneydoğu Avrupa'da bir ülkedir.

Ir à Europa é muito empolgante, mas também assustador.

Avrupa'ya gitmek çok heyecan verici ama aynı zamanda korkutucu.

Eu aprendi francês antes de ir para a Europa.

Ben Avrupa'ya gitmeden önce Fransızca öğrendim.

O café se propagou da Arábia para a Europa.

Kahve, Avrupa'ya Arabistan'dan tanıtıldı.

Poucos elefantes gostariam de se mudar para a Europa.

Az sayıda fil Avrupa'ya gitmek için gönüllü olurdu.

Ela fez uma viagem pela Europa no mês passado.

O geçen ay Avrupa'ya gezi yaptı.

é que há muitas de nós a crescer na Europa

ve kendisi olmasına izin verilmeyen bizlerin sayısının

Porque é que algumas das nossas crianças muçulmanas na Europa

Müslüman gençlerin neden aşırılık ve şiddete yöneldiğini

Das maiores e mais selvagens montanhas de toda a Europa.

Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.

Você sabe que na Europa existe uma medida de segurança

Avrupada biliyosunuz öyle bir güvenlik önlemi varki

O resto veio de estados aliados em toda a Europa.

Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.

Enquanto eu viajava pela Europa, roubaram minha carteira num trem.

Avrupa'da seyahat ederken, bir trende soyuldum.

Estou planejando ir para a Europa na semana que vem.

Önümüzdeki hafta Avrupa'ya gitmeyi planlıyorum.

Há muitos países na Europa que eu gostaria de visitar.

Avrupa'da, ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.

Estou planejando partir para a Europa na semana que vem.

Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.

A África está exportando carne de boi para a Europa.

Afrika Avrupa'ya sığır eti ihraç ediyor.

- Eu acho que a França é o país mais bonito da Europa.
- Acho que a França é o país mais bonito da Europa.

Fransa'nın Avrupa'daki en güzel ülke olduğunu düşünüyorum.

Foi o primeiro encontro traumático da Europa Ocidental com os vikings.

Batı Avrupa'nın Vikinglerle ilk travmatik karşılaşmasıydı.

Em vez de ir à Europa, eu decidi ir à América.

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

A Croácia e um país localizado na região sudeste da Europa.

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde yer alan bir ülkedir.

Na Europa civilizada, touros ainda são torturados e mortos por diversão.

Uygar Avrupa'da, boğalar eğlence için hala işkence edilip öldürülüyorlar.