Examples of using "Ensinar" in a sentence and their turkish translations:
Sana öğreteceğim.
Öğretmeyi severim.
O, öğretmenliğe girdi.
Öğretmek öğrenmektir.
Tom öğretmeyi seviyordu.
Bana İngilizce öğretebilir misin?
Bana ne öğretebilirsin?
Onun mesleği öğretmenliktir.
O nasıl dil öğreteceğini biliyor.
İngilizce öğretebilirim.
Bana öğretebilir misin?
Çocuklara öğretmeyi severim.
Ben Fransızca öğretirdim.
Fransızca öğretmeyi severim.
Sana yemek pişirmeyi öğretebilirim.
Sana şarkı söylemeyi öğretebilirim.
Bana dilini öğretirsen, sana benimkini öğretebilirim.
Bana nasıl dövüşeceğimi öğretebilir misin?
İngilizce öğretmek onun mesleğidir.
O öğretmenlikle meşgul.
Sana nasıl satacağını öğretebilirim.
Klaus sana Almanca öğretmeyi kabul etti mi?
İstersen sana öğretebilirim.
Bana Fransızca öğretebilir misin?
Ders verme nedeniyle çok yorgunum.
Bana biraz Fransızca öğretir misin?
Tom'a öğreteceğim.
Bana Portekizce öğretebilir misin?
Sana nasıl şarkı söyleyeceğini öğreteceğim
Tom, Fransızca öğretmekten hoşlanıyor.
Sana Fransızca öğretmeyeceğim.
Sen bildiklerini bana öğretmelisin.
Çocuklarına Esperanto öğretecek misin?
Genç çocuklara öğretmek kolay değildir.
O, Fransızca öğretebilir.
Bay Oka İngilizce öğretecek mi?
Ted İngilizce öğretmekte yetersiz.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Ben sana santranç oynamayı öğreteceğim.
Öğretmenlikte çok az deneyime sahiptir.
- Sana okumayı öğretebilirim.
- Size okumayı öğretebilirim.
Nasıl dua edeceğini öğretebilirim.
Sana nasıl çalacağını öğretebilirim.
Size öğreteceğim.
Fransızca öğretmekten zevk almıyorum.
Sana nasıl yazacağını öğreteceğim.
İspanyolca öğretebilir.
Bana satranç oynamayı öğretebilir misin?
Benim işim İngilizce öğretmektir.
Büyüdüğümde tarih öğretmek istiyorum.
- Okulda İngilizce öğretmek istedi.
- Okulda İngilizce öğretmek istiyordu.
İngilizce öğretebilir.
Tom, Mary'ye nasıl dans edeceğini öğretmeye çalıştı.
Artık Fransızca öğretmeyeceğim.
Nasıl satranç oynanılacağını bana öğretebilir misin?
Tom bana Fransızca öğretmek istediğini söyledi.
bir durumda bulunduysanız
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
Bana nasıl satranç oynayacağımı öğretir misin?
Size dilimi öğretebilirim.
İngilizce öğretmede bazı deneyimlere sahip.
Bana piyanoyu nasıl çalacağımı öğretir misin?
Sadece sana bir ders vermek istedim.
Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
Bana dilinizi öğretebilir misiniz?
Çocuklarına Esperanto öğretmek istiyor musun?
Bir gün bana öğretmelisin.
Tom bana Fransızca öğretmek istediğini söyledi.
Bana öğretmeyecek misin? Bu gülünç!
Tom bana nasıl yemek yapılacağını öğretmeye çalışıyor.
Tom Fransızca öğretmekten hoşlanıyor gibi görünüyordu.
Dilini bana öğretmeye ne dersin?
Yoksul insanlara çiçek yetiştirmeyi öğretmeliyiz.
İslamiyetin göre ölünün arkasından mevlüt okutmak
devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi
Bir arabayı nasıl süreceğini sana öğreteceğim.
Gelecek Pazar sana nasıl balık tutulacağını öğreteceğim.
Ben erkeklerin nasıl büyüleneceğini size öğretebilirim.
Sanırım sana bir ders öğretmek zorunda kalacağım.
Tom'un bana Fransızca öğretmesini istedim.
O şarkıyı çalmayı bana öğretebilir misin?
Tom Fransızca öğretiyor.
Maria'ya İngilizce öğretmek zorundayım.
Tom bana Fransızca öğretmek istediğini söyledi
Onu bana gösterir misin?
İstiyorsan sana dilimi konuşmayı öğretebilirim.
Tom bana öğretene kadar bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Sana unutmayacağın bir ders öğreteceğim.
Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun?
Öğrenmek bir şey, öğretmek tamamen bir başka şeydir.
Esperanto yabancı dil öğretimi için bir yardımcıdır.
Amcamın işi aşçılık öğretmekti.
Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Sana öğretmek istediğim çok şey var, Tom.
Onlar o okulda yeni bir İngilizce öğretme metodu benimsedi.
Bay Davis Japonya'ya İngilizce öğretmek için mi geldi?
- O, hem İngilizce hem de Fransızca öğretebilir.
- O hem İngilizce hem de Fransızca öğretme yeteneğine sahiptir.
O hem İngilizce hem de Fransızca öğretme yeteneğine sahiptir.