Examples of using "Corre" in a sentence and their turkish translations:
Koşuyor.
O koşar.
Lynn hızlı koşar.
O çalıştırmaz.
Sen koşarsın.
O, hızlı koşar.
- Kaç!
- Koş!
Tom çok hızlı koşar.
Tony her gün koşar.
Bir at hızlı koşar.
Hayatın tehlikede.
Mary çok büyük bir tehlikede.
Tom her sabah koşar.
Koşuyor.
O her sabah koşmaya gider.
O, ölüm riski taşıyor.
O oğlan çok hızlı koşuyor.
Bu köpek çok hızlı koşar.
Her gün koşmaya gider misin?
Koşuyor.
Bu köpek çok hızlı koşar.
O, benden daha hızlı koşar.
Tekenin hayatı tehlikede.
O senin kadar hızlı koşar.
Su köprünün altından akar.
Tom benden daha hızlı koşar.
O, her gün parkta koşar.
O benden daha hızlı koşar.
En hızlı o koşuyor.
Bu, kırmızı şarap.
Tom bir günde on kilometre koşar.
Kim daha hızlı koşar, Yumi'mi yoksa Keiko mu?
Tom Bill kadar hızlı koşmaz.
Bill Bob'tan daha hızlı koşabilir.
Tom her gün parkta koşar.
Tom benden çok daha hızlı koşabilir.
Kim daha hızlı koşar, Judy mi yoksa Tony mi?
Ken senden daha hızlı koşar.
Nehir köprünün altından akar.
Koşan adam yine dövüşebilir.
Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Her gün çalışır mısın?
- Her gün koşar mısın?
Naoko hızlı bir koşucudur.
- Hayatım tehlikede mi diyorsun?
- Hayatımın tehlikede olduğunu mu söylüyorsun?
Koş ve saklan.
O bazen koşar, bazen yürür.
Bitişikteki adam her sabah bir koşuya gittiğini söyledi.
Bu, Captan America'nın böyle çok hızlı koşması...
- Hayatın tehlikede.
- Hayatınız tehlikede.
Tom senden daha hızlı koşabilir, değil mi?
Joan şehirde çalışıyor.
Amcam her sabah koştuğunu söyledi.
Deniz minarelerini çiğ yerseniz, bakteri kapma riskiniz vardır.
O başka bir sınıf arkadaşı kadar hızlı koşar.
O her sabah kahvaltıdan önce koşmaya gider.
Arkasını dönüp hızlıca kaçtı, çok korktu.
Pasif içiciliğin tehlikelerinin daha çok farkına varıyoruz
Merak benim kanımda.
Bir köpek bir kediyi ve bir kedi bir fareyi kovalar.
Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
Hayat kolay değil.