Translation of "Amarelo" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Amarelo" in a sentence and their turkish translations:

O carro é amarelo.

Araba sarıdır.

O queijo é amarelo.

- Peynir sarı.
- Peynir sarıdır.

O sol é amarelo.

Güneş sarıdır.

O queijo não é amarelo.

Peynir sarı değildir.

Meu coração é verde e amarelo.

Kalbim yeşil ve sarıdır.

Maria está usando um vestido amarelo.

Mary sarı bir elbise giyiyor.

Meu amigo comprou um carro amarelo.

- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.

Isso não é amarelo; é verde.

Bu sarı değil, yeşil.

Jane usava um laço amarelo no cabelo.

Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.

Nunca vi um submarino amarelo na vida.

Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.

- Você não deveria atravessar se o farol está amarelo.
- Não se deve atravessar se o sinal estiver amarelo.

Işık sarıysa geçmemelisin.

Eles pintaram as armações das janelas de amarelo.

Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.

A Mary é a menina de vestido amarelo.

Mary, sarı elbiseyi giyen kız.

Você tem um carro esporte amarelo, não tem?

Senin sarı bir spor araban var, değil mi?

Mary é dona de um carro esportivo amarelo.

Mary sarı bir spor arabaya sahip.

Eles são donos de um carro esportivo amarelo.

Onlar sarı bir spor arabaya sahip.

O pato de borracha do meu filho é amarelo.

Oğlumun lastik ördeği sarı renklidir.

Vou usar essa tesoura para cortar o papel amarelo.

Sarı kağıdı kesmek için o makası kullanacağım.

O Tom normalmente não para quando o sinal está amarelo.

Tom ışık sarıysa genellikle durmaz.

Você quer o lápis vermelho, o azul ou o amarelo?

Kırmızı kalemi mi, maviyi mi, yoksa sarıyı mı istersin?

A garota que está vestindo o vestido amarelo é Mary.

Sarı elbise giyen kız Mary.

A água do rio tinha uma cor entre amarelo e marrom.

Nehirden gelen suyun sarı ve kahverengi arasında bir rengi vardı.

Um arco-íris é vermelho, laranja, amarelo, verde, azul, índigo e violeta.

Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.

O chão foi pintado de verde, enquanto que as paredes foram de amarelo.

Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.