Translation of "Verde" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Verde" in a sentence and their turkish translations:

É verde.

Bu, yeşil.

- Você toma chá verde?
- Você bebe chá verde?

Yeşil çay içer misin?

- Eu quero um verde.
- Eu quero uma verde.

Yeşil bir tana istiyorum.

- O farol está verde.
- O sinal está verde.

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

- O sinal ficou verde.
- O farol ficou verde.
- O sinal foi para o verde.
- O farol mudou para o verde.

Sinyal yeşile döndü.

- Eu gosto de chá verde.
- Gosto de chá verde.

Yeşil çayı seviyorum.

- Você fica bem de verde.
- O verde fica-te bem.
- O verde fica-vos bem.

- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.

- Verde cai bem em Alice.
- Alice fica bem de verde.

- Yeşil Alice'e uyuyor.
- Yeşil Alice'e yakışır.

... uma tartaruga-verde regressou...

...geri geliyor bu yeşil kaplumbağa.

A saia é verde.

Etek yeşildir.

Você bebe chá verde?

Yeşil çay içer misin?

A árvore é verde.

Ağaç yeşil.

A montanha é verde.

Dağ yeşildir.

A mesa é verde.

Masa yeşil.

A água é verde.

Su yeşil.

Que fruta é verde?

Hangi meyve yeşildir?

O mar é verde.

Deniz yeşil.

O carro é verde.

Araba yeşildir.

Este livro é verde.

Bu kitap yeşildir.

A grama é verde.

Çimen yeşildir.

O sinal ficou verde.

- Işık yeşile döndü.
- Trafik ışığı yeşile döndü.

A luz ficou verde.

- Işık yeşile döndü.
- Işık yeşilleşti.

O semáforo ficou verde.

Trafik ışığı yeşil yandı.

O vestido é verde.

Elbise yeşildir.

- Nós pintamos a porta de verde.
- Pintamos a porta de verde.

Biz kapıyı yeşile boyadık.

- Eu prefiro verde ao invés de azul.
- Eu prefiro mais verde do que azul.
- Eu prefiro verde do que azul.
- Eu prefiro verde em vez de azul.

Maviden çok yeşili tercih ederim.

Macaco verde africano na célula

Afrika yeşil maymun hücresinde

Escolhi verde para as cortinas.

Perdeler için yeşili seçtim.

A colina está sempre verde.

Tepe her zaman yeşildir.

Pintamos a casa de verde.

Biz evi yeşile boyadık.

Você está bebendo chá verde?

Yeşil çay içiyor musun?

Um chá verde, por favor.

Bir yeşil çay, lütfen.

Verde não combina com roxo.

Yeşil, mor ile iyi gitmez.

A maçã não é verde.

Elma yeşil değil.

Uma luz verde está acesa.

Bir yeşil ışık açık.

Pintei a cerca de verde.

Çiti yeşile boyadım.

Eu tenho uma camisa verde.

Yeşil bir gömleğim var.

Isto é um peixe verde.

Bu yeşil bir balıktır.

Eu tenho um carro verde.

Yeşil bir arabam var.

Esse é um caderno verde.

Bu yeşil bir defter.

Tem grama verde no campo.

- Sahada yeşil çimler var.
- Sahada yeşil çim var.
- Zeminde yeşil çimen var.

Eu gosto da cor verde.

Yeşili beğenirim.

Verde não combina com vermelho.

Yeşil kırmızı ile gitmez.

Tom está verde de inveja.

- Tom çok kıskanmış.
- Tom kıskançlıktan kudurmuş.

- O verde é a minha cor favorita.
- Verde é a minha cor favorita.

Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

Pode ser vermelha, verde ou amarela,

Kırmızı, yeşil ve sarı olabiliyorlar.

Meu coração é verde e amarelo.

Kalbim yeşil ve sarıdır.

Eu gosto muito de pimentão verde.

Yeşil biberi çok severim.

Tom não está bebendo chá verde.

Tom yeşil çay içmiyor.

Este muro está pintado de verde.

Bu duvar yeşile boyanmıştır.

O que é essa coisa verde?

Bu yeşil şey nedir?

Ela gosta do sutiã verde claro.

O, açık yeşil sütyeni seviyor.

Isso não é amarelo; é verde.

Bu sarı değil, yeşil.

Uma montanha não é necessariamente verde.

Dağlar mutlaka yeşil değildir.

Tom tingiu o cabelo de verde.

Tom saçını yeşile boyadı.

O tapete é azul ou verde?

Halı mavi mi, yeșil mi?

A van foi pintada de verde.

- Minibüs yeşile boyandı.
- Kamyonet yeşil renge boyandı.

Tom pintou a porta de verde.

Tom kapıyı yeşile boyadı.

Tom pintou a parede de verde.

Tom duvarı yeşil renkte boyadı.

Por favor, me mostre a camisa verde.

Lütfen bana yeşil gömleği gösterin.

O verde é a minha cor favorita.

Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

Água verde não é boa para beber.

Yeşil su içmek için iyi değildir.

A cor do esperanto é o verde.

Esperanto’nun rengi yeşildir.

Sobre a mesa está um livro verde.

Masanın üstünde yeşil bir kitap var.

- Espere até a luz mudar para o verde.
- Espere até que a luz do semáforo mude para verde.

- Işık yeşile dönene kadar bekleyin.
- Işık yeşil olana kadar bekleyin.

A grama do vizinho é sempre mais verde.

- Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
- Davulun sesi uzaktan hoş gelir.

A água verde não é adequada para beber.

Yeşil su içmeye uygun değildir.

Aperte o botão verde e a luz acenderá.

Yeşil butona bas ve ışık yanacaktır.

A bandeira italiana é verde, branca e vermelha.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

A casa do Tom tem um telhado verde.

Tom'un evi yeşil bir çatıya sahiptir.

Havia um campo verde aqui. Agora há um supermercado.

Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.

A calça azul custa mais do que a verde.

Mavi pantolonun, yeşilden daha fazla maliyeti var.

Você sempre usa verde no dia de São Patrício?

Sen Aziz Parik gününde her zaman yeşil giyer misin?

Aqui havia um campo verde; agora é um supermercado.

Burada yeşil bir alan vardı; şimdi o bir süpermarket.

Vejo que no seu paletó há uma estrela verde.

Ceketinde bir yeşil yıldızın olduğunu görüyorum.

A parede é branca por dentro e verde por fora.

Duvarın iç kısmı beyaz, dış kısmı ise yeşil renkte.

Me pergunto o que seria aquele ponto verde lá longe.

Uzaktaki o yeşil noktanın ne olduğunu merak ediyorum.

Mary está usando o mesmo vestido verde que usou ontem.

Mary dün giydiği aynı yeşil elbiseyi giyiyor.

- Tom é daltônico.
- Tom não distingue o verde do vermelho.

Tom kırmızı yeşil renk körü.

As flores estão começando a crescer e tudo está ficando verde.

Çiçekler büyümeye başlıyor ve her şey yeşil oluyor.

Fico feliz que a maçã que eu estou comendo seja verde!

Yediğim elma yeşil olduğu için mutluyum!

O exterior desta caixa é verde, mas o interior é vermelho.

Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.

Os idiomas falados em Cabo Verde são o português e crioulos.

Yeşil Burun Adalarında konuşulan diller Portekizce ve kreollerdir.

Anne Shirley, o que você fez com o cabelo? Ficou verde!

Anne Shirley, saçlarına ne yaptın? Neden, yeşil!

O vermelho, de maneira oposta ao verde, é um sinal de perigo.

Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.

O que te fez pensar que a minha cor favorita era verde?

Benim en sevdiğim rengin yeşil olduğunu sana düşündüren şey nedir?

Um arco-íris é vermelho, laranja, amarelo, verde, azul, índigo e violeta.

Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.

Nós queremos deixar uma Terra limpa e verde para os nossos descendentes.

Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.

Para os invertebrados, que veem melhor as cores azul e verde, são irresistíveis.

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

O chão foi pintado de verde, enquanto que as paredes foram de amarelo.

Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.