Examples of using "Wiedziałem" in a sentence and their turkish translations:
Bilmiyordum.
Nasıl yüzeceğimi biliyordum.
Ben çok fazla biliyordum.
Ne yaptığımı biliyordum.
Şaka yaptığını biliyordum.
Geleceğini biliyordum.
Bunu biliyordum zaten.
Senin bir erkek arkadaşın olduğunu biliyordum!
Nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.
Birinin geleceğini biliyordum.
Tom'un geri geleceğini biliyordum.
Ne olduğunu biliyordum.
Aç olacağını biliyordum.
Nasıl başlayacağımı bilmiyordum.
Nerede başlayacağımı bilmiyordum.
Gerçekten ihtiyacım olan bilgiyi tam olarak bulamadım.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
Ben bunu baştan beri biliyordum.
Biliyordum! İglo yapmamı istiyorsunuz!
çünkü Gladio operasyonunu
Onun hasta olduğunu bilmiyordum.
Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.
Bunun kötü bir düşünce olduğunu biliyordum.
Tom'un iyi olduğunu biliyordum.
Çocukların olduğunu hiç bilmiyordum.
Bu konuda hiçbir şey bilmiyordum.
Sadece nasıl olduğunu bilmiyorum.
- Onu yaptığını bilmiyordum.
- Onu senin yaptığını bilmiyordum.
Tom'u tanıdığını bilmiyordum.
hangi mesleği seçmek istediğimi bilmiyordum.
Tom'un soracağını biliyordum.
Neye inanacağımı bilmiyordum.
- Senin onu yapmayacağını biliyordum.
- Onu yapmayacağını biliyordum.
Tom'un bana yalan söylediğini biliyordum.
Eğer çocuğumuz
Dalış kıyafeti giymemem gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordum.
- Neye bulaştığımı bilmiyordum.
- Nasıl bir işin içine girdiğimden haberim yoktu.
- Başıma gelecekleri bilmiyordum.
Bunu yapabileceğini bilmiyordum.
Affedersin, meşgul olduğunu fark etmedim.
Tom'un aptalca bir şey yapacağını biliyordum.
Tom'un bir atı olduğunu bilmiyordum.
Onların yalan söylediğini biliyordum.
Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
Senin umursadığını bilmiyorum.
Onun bir lakabı olduğunu bilmiyordum.
Bir neden olduğunu biliyordum.
Onun Tom olmadığını biliyordum.
Bacağımın kırık olduğunu biliyordum.
Senin geçmişte Katowice'de yaşadığını bilmiyordum.
Tom'un bize yardım edeceğini bilmiyordum.
O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.
Bu şehirde olduğunu bilmiyordum.
Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.
O kadar kötü hissettiğinin farkında değildim.
Tom'un çok saf olduğunu fark etmedim.
Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.
Tom'un Avustralyalı olduğunu bilmiyordum.
Tom'un Boston'da olduğunu bilmiyordum.
Tom'un bugün burada olacağını bilmiyordum.
Üzgünüm ama bunun bir sır olduğunu bilmiyordum.
Eskiden Boston'da yaşadığını bilmiyordum bile.
İşlerin çok kötü olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Raporu öğleden önce bitirmem gerektiğini biliyordum.
Ben yiyecek bir şeyler olacağını biliyordum.
Yaptığımın doğru olduğunu biliyordum.
Tom'un Fransızca konuşabildiğini hiç bilmiyordum.
Senin öyle diyebileceğini hiç düşünmedim.
Tom'un Fransızca konuştuğunu bilmiyordum.
Tom'un Mary ile dans etmeye gideceğini biliyordum.
Öyle iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum.
Yardım etmemiz gerekmediğini bilmiyordum.
Bu kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordum.
Köpeklerin iyi yüzdüklerini bilmiyordum.
Mary'nin Tom'un kız kardeşi olduğunu bilmiyordum.
Affedersiniz. Bunun sizin koltuğunuz olduğunu düşünmüyordum.
Senin benden bu kadar çok nefret ettiğini bilmiyordum.
- Senin meşgul olduğunu bilmiyordum.
- Senin yoğun olduğunu bilmiyordum.
Tom'un trombonu çok iyi çaldığını bilmiyordum.
Bunun olacağını biliyordum.
Tom'un hapishanede olduğunu bilmeyen tek kişi bendim.
Birçok kuşun gece göremediklerini bilmiyordum.
Saatim durdu ve saati bilmiyordum.
Tom'un seninle birlikte kayak yapmaya gideceğini bilmiyordum.
O çiğ yumurtayı yediğim için. Bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordum.
Bir erkek kardeşin olduğunu bilmiyordum.
Kar yağdığını bilmiyordum.
Ben bunu bilmiyordum bu yüzden bunu için beni suçlama.
Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, böylece odada bulunmuş olduğunu anladım.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Ev ödevimi yapmaya çalıştım, fakat nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyordum, bu yüzden vazgeçtim.
Tom'un geri döndüğünü bilmiyordum.
Ta ki yeni bir dalga gelip reform yapıncaya kadar. Svoboda'yı uzun zamandır biliyorum
Tom ve Mary Fransızca konuşuyorlardı, bu nedenle onların ne hakkında konuştuklarıyla ilgili hiçbir düşüncem yoktu.
İkinizin hâlâ irtibatta olduğunuzu bilmiyordum.
Bunu yapmamız gerektiğini bilmiyordum.
İnterneti kullanmaya başlayıncaya kadar dünyada bu kadar çok aptal olduğunu bilmiyordum.
Tom'un Fransızca konuştuğunu bilmiyordum.
Bunu yapmamamız gerektiğini bilmiyordum.