Examples of using "Wiedział" in a sentence and their turkish translations:
O bunu baştan biliyordu.
Tom bildi.
Tom ne biliyordu?
O çok fazla şey biliyordu.
Tom çok şey biliyordu.
Yarın bileceğim.
- Bilmeni istemedim.
- Bilmenizi istemedim.
Herkes bilirdi.
Sadece senin bilmeni istedik.
Tom ne bekleyeceğini biliyordu.
Eğer bilseydim sana söylerdim.
Tom nereye gideceğini biliyordu.
Onun hakkında bilseydim, sana söylerdim.
O senin bilmeni istemiyor.
- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Tom anahtarlarını nereye koyduğunu biliyordu.
Tom problemin ne olduğunu biliyordu.
Tom ne yaptığını tam olarak biliyordu.
Tom senin bilmeni istemiyor.
- Onun hakkında bilseydim, sana söylerdim.
- Onu bilseydim, sana söylerdim.
- Bilseydim, sana söylerdim.
Tom ne zaman geri döneceğini bilmiyordu.
Tom bunu biliyor muydu?
Bilsem, size söylerim.
Nasıl yapacağımı bilsem yaparım.
Tom kime güveneceğini bilmiyordu.
Eğer bilseydim ondan sana bahsederdim.
Ne diyeceğini bilmiyordu, bu yüzden sessiz kaldı.
Ne bekleyeceğini bilmeni istiyorum.
Tom ne söyleyeceğini tam olarak bilmiyordu.
Tom gerçekten ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Tom bunun olacağını biliyordu.
Bilsem bile, sana söylemem.
Tom Mary'nin ne yaptığını bilmiyordu.
Keşke Tom onu bilseydi.
O konuyu bilen tek kişiydim.
- Tom'a bildiremem.
- Tom'un bilmesine izin veremem.
Tom, Mary'nin nerede olduğunu bilmiyordu.
Tom onun ne olduğunu bilmiyordu.
Tom Mary'nin ne istediğini bilmiyordu.
Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
Tom bunun bir yalan olduğunu biliyordu.
Tom Mary'nin geç geleceğini biliyordu.
- Her şeyi biliyormuşsun gibi davranma.
- Her şeyi biliyormuş gibi davranma.
Bir kedim olduğunu bilmiyor.
Gerçekten ne oldu bilmeni istiyorum.
Nerede olduğumuzu hiç kimsenin bilmesini istemiyorum.
Seni bağışladığımı bilmeni istiyorum.
Tom bunun nasıl üstesinden geleceğini biliyordu.
Tom Mary'nin Boston'da yaşadığını biliyordu.
Tom Mary'nin Boston'u neden terk ettiğini biliyordu.
Tom Mary'nin kimle konuşmak istediğini biliyordu.
Tom bu sorunu nasıl çözeceğini bilmiyordu.
Tom'un geldiğini bilen tek kişi bendim.
- Tom muhtemelen bunu bilmiyordu bile.
- Tom'un muhtemelen bundan haberi bile yoktu.
Tom dolma kaleminin nerede olduğunu bilmiyordu.
Tom, Mary'nin tehlikede olduğunu biliyordu.
Tom, Mary'nin babasının kim olduğunu bilmiyordu.
Tom onun bir hata olduğunu bilmiyordu.
Tom, Mary'nin evli olduğunu bilmiyordu.
Tom, Mary'nin nerede yemek istediğini bilmiyordu.
Tom bunu nasıl yapacağını bildiğini söyledi.
Onun hakkında bilseydim, ben planımı değiştirirdim.
Planı bilseydim ona yardım edebilirdim.
Tom'un iyi olacağını bilmeni istedim.
Tom Mary'nin neden Boston'a gittiğini biliyordu.
Tom Mary'nin telefon numarasının ne olduğunu bilmiyordu.
Tom Mary'nin Avustralya'ya gittiğini bilmiyordu.
Tom güleceğini mi yoksa ağlayacağını mı bilmiyordu.
Tom Mary'nin ne kadar mutsuz olduğunu bilmiyordu.
Tom Mary'nin sorusuna nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
Tom Mary'nin zaten ekmek aldığını bilmiyordu.
Bunun hakkında kimsenin bilmesine izin veremeyiz.
Tek başına kalan çocuk ne yapacağını bilmiyordu.
Tom Mary'nin Boston'a taşınmak istediğini biliyordu.
Tom Mary'nin neden Boston'a gitmek istediğini biliyordu.
Endişelenmeyi durdurabileceğimizi bilmenizi istiyorum.
Adımı nasıl bildi?
Tom Mary'nin yardım etmek için istekli olmadığını biliyordu.
O yaşamak için uzun zamanı olmadığını çok iyi biliyordu.
Eğer senin hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret etmiş olurdum.
Tom arabasının niçin çalışmadığını bilmiyordu.
Tom Mary'nin onu terk etmeye karar verdiğini bilmiyordu.
Tom Mary'nin o kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordu.
Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.
Kimsenin benim parayla çok güvensiz olduğumu bilmesini istemiyorum.
Tom Mary'nin onun almasını istediği şeyi bilmediğini söyledi.
Tom Mary'nin valizlerini nereye koymasını istediğini bilmiyordu.
Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
Tom Mary'nin çok akıcı şekilde Fransızca konuştuğunu bilmiyordu.
Bunu önceden bilseydim muhtemelen katılırdım.
Tom bitişik odadaki insanların hangi dili konuştuğunu bilmiyordu.
Tom arkadaşlarından hiçbirinin onun bir uyuşturucu kaçakçısı olduğunu bilmesini istemiyordu.
Tom yaptığının yanlış olduğunu bilmiyordu.
Tom'un Mary'nin şimdi nerede olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Bir zamanlar Zhuangzi, rüyasında bir kelebek olduğunu gördü ama uyandığında bir kelebek olduğunu gören Zhuangzi mi yoksa şu anda Zhuangzi olduğunu gören bir kelebek mi olduğuna emin olamadı.