Translation of "Słownik" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Słownik" in a sentence and their turkish translations:

To słownik.

O bir sözlük.

Potrzebuję słownik.

Bir sözlüğe ihtiyacım var.

Mam słownik.

- Benim bir sözlüğüm var.
- Bir sözlüğüm var.

Sięgnął po słownik.

O, sözlüğe uzandı.

Kupiła siostrze słownik.

Kız kardeşi için bir sözlük aldı.

Oddałem jej słownik.

Ona sözlüğünü geri verdim.

Mam dobry słownik.

İyi bir sözlüğüm var.

Czy masz słownik?

Bir sözlüğün var mı?

Czyj to słownik?

Bu kimin sözlüğü?

- Mógłbyś mi podać słownik?
- Czy mogłabyś podać mi słownik?

Bana bu sözlüğü verebilir misiniz?

Trzymaj słownik przy sobie.

Sözlüğü yanında bulundur.

Ten słownik jest aktualny.

Bu sözlük güncel.

Kupił mi nowy słownik.

O bana yeni bir sözlük aldı.

Mam w ręku słownik.

Elimde bir sözlüğüm var.

Mam taki sam słownik.

Ben tamamen aynı sözlüğe sahibim.

Mogę pożyczyć pana słownik?

Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

Polecił mi ten słownik.

O bana bu sözlüğü tavsiye etti.

Potrzebuję japońsko-angielski słownik.

Bir Japonca-İngilizce sözlüğe ihtiyacım var.

Czy Emily ma słownik?

Emily'nin sözlüğü var mı?

To jest słownik kieszonkowy.

Bu bir cep sözlüğü.

Pożyczę ci ten słownik.

Bu sözlüğü sana ödünç vereceğim.

Pożycz mi swój słownik.

- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.

Pożyczyłbyś mi swój słownik?

Bana sözlüğünü ödünç verir misin?

Czy Tom ma słownik?

Tom'un sözlüğü var mı?

Ten słownik jest mojej siostry.

Bu sözlük benim kız kardeşimindir.

Zostawiłem swój słownik na dole.

Sözlüğümü alt katta bırakmışım.

Tom oddał mi mój słownik.

Tom sözlüğümü bana geri verdi.

Ten słownik na biurku jest mój.

Sıradaki sözlük benim.

Możesz mi polecić jakiś dobry słownik?

Bana iyi bir sözlük önerebilir misin?

Ten słownik nie należy do mnie.

Bu sözlük bana ait değil.

Ten słownik mi się bardzo przydaje.

Bu sözlük benim için çok yararlıydı.

Ten słownik będzie dla ciebie wielką pomocą.

Bu sözlük sizin için çok yardımcı olacaktır.

Tom sięgnął po słownik na górnej półce.

Tom üst raftaki sözlüğe uzandı.

Nie wiem, kiedy Tom kupił ten słownik.

Tom'un o sözlüğü ne zaman aldığını bilmiyorum.

Masz słownik, prawda? Mogę z niego skorzystać?

Sözlüğün var, değil mi? Onu kullanabilir miyim?

Kupiłem słownik dwujęzyczny za nieprawdopodobnie niską cenę.

Ben inanılmaz ucuz fiyata iki dilli sözlük aldım.

Czy na półce jest słownik angielsko-japoński?

Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?

Nie mam pieniędzy, żeby kupić ten słownik.

Sözlüğü alacak kadar param yok.

Mam taki sam słownik jak twój brat.

Kardeşinin sözlüğünün aynısından bende de var.

Przyszło mi do głowy, że on ukradł słownik.

Onun sözlüğü yürütmüş olduğunu fark ettim.

- Słownik jest na biurku.
- Słownictwo jest na biurku.

Sözlük masanın üstünde.

Myślę, że ten słownik jest przydatny dla początkujących.

Bu sözlüğün yeni başlayanlar için faydalı olduğunu düşünüyorum.

Słownik zawiera nie więcej niż 20 tysięcy słów.

Bu sözlük yirmi binden fazla sözcük içermez.

Ten słownik jest tak samo użyteczny jak tamten.

Bu sözlük onun kadar faydalıdır.