Examples of using "Picnic" in a sentence and their turkish translations:
Biz piknikleri seviyoruz.
Biz pikniği çok severiz.
O, pikniğe gitti.
Pikniği severim.
- Pikniğe gidelim.
- Pikniğe gitsek ya.
Piknik yapalım mı?
Biz piknikleri gerçekten çok severiz.
O, pikniğe gitmiyor ve ben de.
Yarın pikniğe gidiyorum.
Yarın pikniğe gidiyoruz.
Tom pikniği sevmedi.
Hadi piknik yapalım.
Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.
Bu piknik için ideal hava.
Yarın bir piknik yapacağız, hava müsait olursa, elbette.
Benimle birlikte pikniğe gitmek istiyor musunuz?
Piknik için tarih belirleyelim.
Piknikte birçok erkek yoktu.
Piknik iptal edilmedi.
Hiç pikniğe gitmedim.
Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.
Bir piknik için bugün hava çok soğuk.
Yarın yağmur yağarsa, ben pikniğe gitmeyeceğim.
Bir piknik için güzel bir gün.
Bu piknik için harika bir gün.
Tom'la bir pikniğe gitmek istemiyorum.
Piknik yapmak için güzel bir yer buldum.
Bu, piknik için güzel bir yer.
Hava dışında, iyi bir piknikti.
Bugün piknik için güzel bir gün.
Neden Mary onunla pikniğe gidiyor?
Eğer hava düzelmezse içeride piknik yapacağız.
Piknik için kesinlikle güzel bir gün.
Sınıfımız gelecek hafta bir pikniğe gidecek.
Köydeki herkes piknikte olmayı planlıyor.
Yarın hava güneşli olursa, pikniğe gideriz.
Tom, Mary'nin niçin Tom'la birlikte pikniğe gitmemeye karar verdiğini biliyor.