Examples of using "Peggiore" in a sentence and their turkish translations:
Bu en kötüsü.
En kötü kabusun ben olacağım.
Sen ondan daha kötü görünüyorsun.
Sen ondan daha kötü görünüyorsun.
Bu kasabadaki en kötü oteldir.
En kötü isyan Şikago'da idi.
Ekim 2009, Büyük Durgunluk’un en kötü yılının en kötü ayıydı.
Seninki daha kötü.
Bu, dünyadaki en kötü yerdir.
Yapabileceğiniz en kötü şey budur!
Daha kötü bir şey hatırlayamıyorum.
Bu kötü senaryo değil.
Bu on yıl içindeki en kötü fırtına.
Hiç böyle bir acı hissetmemiştim.
en kötü ihtimalle podkastlarımız hakkında konuşurduk.
Bu her pilotun en kötü kabusudur.
Tom Mary'den daha kötü bir yalancıdır.
Benim en kötü kâbusum gerçek oluyor.
Şimdiye kadar izlediğin en kötü film nedir?
Durum sandığımızdan daha kötü.
Gezinin en kötü bölümü geçmiş.
Kış hakkındaki en kötü şey kardır.
Bu kaydedilen en kötü deprem.
Ama çoğu için alternatif daha kötü.
Bu dersleri ben zor yollardan öğrenmek zorunda kaldım,
Bu yapabileceğin son şey değil mi?
- İtalya kendi tarihindeki en kötü ekonomik krizin içinde.
- İtalya, tarihindeki en kötü ekonomik krizi yaşıyor.
Bu şimdiye kadar yediğim en kötü hamburger.
Annemlerle konuşmak en kötü kısımdı.
Fakat işsizlik oranının ¼ olduğu,
Bu şimdiye kadar bana olan en kötü şey!
Fakat daha kötüsü, doktorum beni oturttu
Geceleyin karada... ...görüşü bizden kötüdür.
Bu, okuduğum en kötü kitap.
Araba fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle, şimdi almak için en kötü zaman.
Sami, Leyla'nın en kötü düşmanıydı.
Durum gittikçe kötüleşiyor.
Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.