Examples of using "Incubo" in a sentence and their turkish translations:
Sadece bir kabustu.
Park etmek bir kâbustu.
En kötü kabusun ben olacağım.
- O bir kabustu.
- Tam bir felaketti.
- O bir kâbustu.
Bir kabustan uyandım.
Ben büyük bir hata yaptım.
Kâbuslardan fırlama bir şey.
Bu bir kâbus.
Ben sadece bir kabus gördüm.
Leyla'nın ilk buluşması bir kabustu.
Benim en kötü kâbusum gerçek oluyor.
Testere pullu engerek bence tam bir kâbus.
Asya orman kırkayağı, korkutucu bir üne ve yüzyıllar boyu