Translation of "Morso" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Morso" in a sentence and their turkish translations:

- Vuoi un morso?
- Vuole un morso?
- Volete un morso?

Bir lokma ister misim?

- Cosa ti ha morso?
- Cosa vi ha morso?
- Cosa l'ha morso?

Seni ne ısırdı?

- Qualcosa mi ha morso.
- Mi ha morso qualcosa.

Bir şey beni ısırdı.

Mangiamo un morso.

Bir şeyler atıştıralım.

- L'ha morso.
- Lei l'ha morso.
- Lo morse.
- Lei lo morse.

O, onu ısırdı.

- Che ne dici di un morso?
- Che ne dice di un morso?
- Che ne dite di un morso?

Bir şey yemeğe ne dersin?

- Ne prenderò solo un piccolo morso.
- Ne prenderò soltanto un piccolo morso.
- Ne prenderò solamente un piccolo morso.

Sadece biraz ısıracağım.

Posso dare un morso?

Ben bir ısırık alabilir miyim?

Tom è stato morso.

Tom birazcık kazandı.

- Ho mangiato solo un morso di pane.
- Io ho mangiato solo un morso di pane.
- Mangiai solo un morso di pane.
- Io mangiai solo un morso di pane.

Sadece bir parça ekmek yedim.

- È vero che hai morso tua sorella?
- È vero che ha morso sua sorella?
- È vero che avete morso vostra sorella?

Kız kardeşini ısırdığın doğru mu?

- Tom è stato morso da un cane.
- Tom fu morso da un cane.

Tom bir köpek tarafından ısırıldı.

Chi ha morso Mike Tyson?

- Mike Tyson kimi ısırmıştı?
- Mike Tyson kimi ısırdı?

È un morso molto grande.

O çok büyük bir lokma.

Il mio cane l'ha morso.

Köpeğim onu ısırdı.

- Ho morso Tom.
- Morsi Tom.

Ben Tom'u ısırdım.

- Il tuo cane mi ha morso la mano.
- Il suo cane mi ha morso la mano.
- Il vostro cane mi ha morso la mano.

Köpeğiniz elimi ısırdı.

- Mayuko ha preso un morso della mia mela.
- Mayuko prese un morso della mia mela.

Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı.

- Il postino è stato morso da quel cane.
- Il postino fu morso da quel cane.

Postacı o köpek tarafından ısırıldı.

- Ho un morso di zanzara sul gomito.
- Io ho un morso di zanzara sul gomito.

Benim dirseğimde bir sivrisinek ısırığı var.

- Tom è stato morso da un cane rabbioso.
- Tom fu morso da un cane rabbioso.

Tom kuduz bir köpek tarafından ısırıldı.

- Tom è stato morso dal cane di Mary.
- Tom fu morso dal cane di Mary.

Tom, Mary'nin köpeği tarafından ısırıldı.

Un assassino spietato dal morso straziante,

O, ısırdığında acı veren korkunç bir katil,

Fui colta da un morso imprenditoriale.

girişimcilik böceği tarafından ısırıldım.

Lei diede un morso alla mela.

O, elmayı ısırdı.

- Qualcosa l'ha morso.
- Qualcosa lo morse.

Bir şey onu ısırdı.

- Tom è stato ucciso da un morso di serpente.
- Tom fu ucciso da un morso di serpente.

Tom yılan sokması nedeniyle öldü.

Tom è stato morso da un serpente.

Tom bir yılan tarafından ısırıldı.

- Qualcosa ha morso Tom.
- Qualcosa morse Tom.

Tom'u bir şey ısırdı.

- Sei stato morso?
- Sei stata morsa?
- Siete stati morsi?
- Siete state morse?
- È stato morso?
- È stata morsa?

Isırıldın mı?

- Tom ha preso un piccolo morso della ciambella di Mary.
- Tom prese un piccolo morso della ciambella di Mary.

Tom Mary'nin gözlemesinden küçük bir lokma aldı.

Masi ha evitato la fase successiva del morso:

Masi, zehrin cehenneminin sonraki safhası olan

Ci sono meno possibilità di venire morso, così,

Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az,

Il cane di Tom ha mai morso Mary?

Tom'un köpeği Mary'yi hiç ısırdı mı?

- Si è morso il labbro.
- Lui si è morso il labbro.
- Si morse il labbro.
- Lui si morse il labbro.

O dudağını ısırdı.

Uno dei poteri di Ōmukade è il morso velenoso:

Ōmukade'nin güçlerinden biri zehirli ısırığıdır

Il morso del serpente può uccidere. Dobbiamo essere cauti.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Basta un morso di quelle zanne e sarà finita.

Dişi, zehirli dişini bir geçirdi mi yolun sonu gözükür.

Sono stato morso ad una gamba da un cane.

Bir köpek tarafından bacağımdan ısırıldım.

Tom è stato morso da un serpente a sonagli.

Tom bir çıngıraklı yılan tarafından ısırıldı.

- Il cane ha morso l'uomo.
- Il cane morse l'uomo.

Köpek adamı ısırdı.

- Un cobra ha morso Tom.
- Un cobra morse Tom.

- Bir kobra, Tom'u ısırdı.
- Tom'u bir kobra soktu.

- Mi ha morso un insetto.
- Mi morse un insetto.

Beni bir böcek ısırdı.

- Sono stato morso qualche volta.
- Io sono stato morso qualche volta.
- Sono stata morsa qualche volta.
- Io sono stata morsa qualche volta.

Ben birkaç kez ısırıldım.

Per alcuni, il morso di questa scolopendra causa danni peggiori,

Ancak bazıları için, bu kırkayağın zehri daha yıkıcı etkilere neden olabiliyor.

Il morso di un serpente può essere mortale. Stiamo attenti.

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Il morso di un serpente può uccidere. Dobbiamo essere cauti.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Il morso del serpente a sonagli può uccidere. Serve cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

- Mi sono morso la lingua.
- Mi sono morsa la lingua.

- Dilimi ısırdım.
- Çenemi kapalı tuttum.
- Ağzımı açmadım.
- Hiçbir şey söylemedim.

- Mi sono morso il labbro.
- Mi sono morsa il labbro.

Ben dudağımı ısırdım.

Il morso di un serpente a sonagli può essere mortale. Cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Il morso di un serpente a sonagli può essere letale. Cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

- Tom si è morso il labbro.
- Tom si morse il labbro.

Tom dudağını ısırdı.

- Il mio cane ha morso Tom.
- Il mio cane morse Tom.

Köpeğim Tom'u ısırdı.

Il morso di un serpente a sonagli è carico di veleno.

Bir çıngıraklı yılanın ısırığı zehirle doludur.

- Il morso di un cane è più serio della puntura di una zanzara.
- Il morso di un cane è più grave della puntura di una zanzara.

Bir köpek ısırığı, bir sivrisinek ısırığından daha ciddidir.

Questo morso è un doloroso promemoria di quanto sia pericolosa questa missione.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Devo stare molto attento, perché trasmettono malattie mortali con un solo morso.

Kesinlikle çok dikkat edilmeli çünkü yarasalar tek ısırıkla ölümcül virüsler bulaştırabilirler.

Per stanarla e prenderla. Ci sono meno possibilità di essere morso, così,

Onu bu şekilde çıkartabilirim. Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az

- Il cavallo di Tom l'ha morso.
- Il cavallo di Tom lo morse.

Tom'un atı onu ısırdı.

- Il cane di Tom l'ha morso.
- Il cane di Tom lo morse.

Tom'un köpeği onu ısırdı.

Come gonfiore e difficoltà respiratorie. In un caso, il morso è stato letale.

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

- Il cane mi ha morso la mano.
- Il cane mi morse la mano.

Köpek, elimden ısırdı.

- Un cane le ha morso la gamba.
- Un cane le morse la gamba.

Bir köpek onun bacağını ısırdı.

- Il cane le ha morso la gamba.
- Il cane le morse la gamba.

Köpek onun bacağını ısırdı.

- Il cane di Tom mi ha morso.
- Il cane di Tom mi morse.

Tom'un köpeği beni ısırdı.

- Il cane di Tom ha morso Mary.
- Il cane di Tom morse Mary.

Tom'un köpeği Mary'yi ısırdı.

- Il cavallo di Sami ha morso Layla.
- Il cavallo di Sami morse Layla.

Sami'nin atı, Leyla'yı ısırdı.

Il morso del serpente è un doloroso promemoria di quanto sia pericolosa questa missione.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

- Un cane bianco e nero mi ha morso.
- Un cane bianco e nero mi morse.

Siyah ve beyaz bir köpek beni ısırdı.

- Non sono mai stato morso da un cane.
- Io non sono mai stato morso da un cane.
- Non sono mai stata morsa da un cane.
- Io non sono mai stata morsa da un cane.

Bir köpek tarafından hiç ısırılmadım.

Mascelle possenti, un morso più doloroso di un serpente: ecco un predatore di cui avere paura.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

- Lunedì mattina sono stata morsa da un cane.
- Lunedì mattina sono stato morso da un cane.

Pazartesi sabahı bir köpek tarafından ısırıldım.

- Il cane bianco e nero mi ha morso.
- Il cane bianco e nero mi ha morsa.

Siyah beyaz köpek beni ısırdı.

In questa grotta comandi tu. Decidi. Il morso di un serpente a sonagli può essere letale. Attenzione.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

- Il mio cane ha morso la gamba di Tom.
- Il mio cane morse la gamba di Tom.

Köpeğim Tom'un bacağını ısırdı.

- Il cane di Tom mi ha morso la mano.
- Il cane di Tom mi morse la mano.

Tom'un köpeği elimi ısırdı.

- Il cane di Tom mi ha morso la gamba.
- Il cane di Tom mi morse la gamba.

Tom'un köpeği bacağımı ısırdı.

- Il cane ha masticato l'osso.
- Il cane masticò l'osso.
- Il cane ha morso l'osso.
- Il cane morse l'osso.

Köpek kemiği çiğnedi.

Se vieni morso da un serpente a sonagli e non puoi essere aiutato, sei in un mare di guai.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

- Il cane di Tom ha morso la mano di Mary.
- Il cane di Tom morse la mano di Mary.

Tom'un köpeği Mary'nin elini ısırdı.

Ma sappiamo di un uomo morto 40 giorni dopo il morso di una vipera perché non si è fatto curare. Morto per emorragia.

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.

- È stato quel cane a mordermi la mano.
- Fu quel cane a mordermi la mano.
- È stato quel cane che mi ha morso la mano.
- Fu quel cane che mi morse la mano.

Elimi ısıran o köpekti.