Examples of using "Meno" in a sentence and their turkish translations:
Daha az sigara içmelisin.
Daha az sabırsız olmalısın.
Daha azı kabul etmeyin.
Daha az pahalı olanları var mı?
Daha ucuz bir şeyin var mı?
Mümkün olduğunca az yedim.
Tom'dan daha az yedim.
Ne kadar az bilirsen o kadar iyi, tamam mı?
Daha az pahalı bir şeyin var mı?
Bir saatten daha az zamanımız var.
O on beş dolardan daha azdı.
Aşağı yukarı.
Tabii şu sıralar çok değil.
Onlar az kazanıyorlar.
Biz daha az tüketmeliyiz!
- Benim için fark etmez.
- Umurumda değil.
Bu restoran daha az pahalıdır.
Senden az param var.
Bunu az çok anlıyorum.
Rahatla.
Daha az iç ve daha fazla uyu.
İki saatten daha az zamanımız var.
Tom mümkün olduğu kadar az yedi.
Tom daha azını alamaz.
Tom Mary'den daha az yedi.
çok daha az önyargı geliştiriyorlar.
Ne kadar çok düşünürsem o kadar az anlarım.
Tom daha az konuşmalı.
Onun daha az ekmeği var.
Lütfen sessiz olun.
Biz yaşlandıkça, daha az hayal kurarız.
O ne kadar az bilirse o kadar iyi olur.
Tom daha az şanslıydı.
O, en az on bin dolar biriktirdi.
Sen benden üç yaş küçüksün.
Sen Tom'dan üç yaş daha küçüksün.
O, annesinden daha az güzeldir.
O, erkek kardeşinden daha az sabırlı.
O otuzdan aşağı olamaz.
Daha az pahalı bir şey arıyorum.
Onun benimkinden daha az boş zamanı vardı.
Keşke daha az ev ödevi olsa.
50'den az yolcu öldü.
daha az hastaneye gitmenizden kaynaklanıyor.
fire vermeleri az,
Bir yıldan kısa bir sürede,
Kendisi, daha az korkutucu bir seçenek.
Saat dokuza beş var.
Saat 11'e 10 dakika var.
- Tanrı'ya şükür!
- Şükürler olsun!
- Çok şükür!
- Hele şükür!
"Anladın mı?" "Az çok."
- Saat dokuza on var.
- Saat 8:50.
Dokuz eksi altı kaçtır?
- Söz gümüşse sükut altın.
- Az laf, çok iş.
Senden daha az kitabım var.
Tom Mary'den daha az yer.
Tom ne kadar az bilirse o kadar iyi.
Üç saatten daha az zamanımız var.
Tom'un erkek kardeşinin sahip olduğundan daha az parası var.
- Sekize çeyrek var.
- Saat şimdi yedi kırk beş.
Benim daha az zeki arkadaşlarımdan bazıları sigara içiyor.
O, bir yıldan az süre sonra öldü.
O benden sadece birkaç yaş daha genç.
O benden sadece birkaç yaş genç.
Onu on dakikadan daha az süre içinde yapabilirim.
Tom düşünebileceğinizden daha az yer.
O, kız kardeşinden daha az güzel değil.
O annesinden daha az güzel değil.
Benden beş yaş daha gençtir.
- Benden iki yıl daha genç.
- Benden iki yaş genç.
Tom normalde Mary'den çok daha az içer.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- O az çok benim yaşımda.
- O aşağı yukarı benim yaşımda.
- O yaklaşık olarak benim yaşımda.
- O neredeyse benim yaşımda.
- Ondan on altı yaş küçüktüm.
- Ondan on altı yaş gençtim.
Onun sorunlarını az çok anlıyor.
Tom'dan iki yaş küçüğüz.
- Ben Tom'dan üç yaş daha küçüğüm.
- Ben Tom'dan üç yaş daha gencim.
O, benden beş yaş küçük.
Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.
Şöyle bir şeydi:
Bugün ise %10'dan daha azı bu durumda.
Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.
Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...
Vay canına, burası çok daha serin.
Acele işe şeytan karışır.
Onu ne kadar çok düşünürsem, o kadar az severim.
İkiye çeyrek var.
Üçte bir yarımdan daha azdır.
En azından merak etmiyor musunuz?
- Sekize çeyrek var.
- Saat şimdi yedi kırk beş.
Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.
Londra Delhi'den daha az kalabalık.
Beş dakikadan daha az sürede döneceğim.
Beş dakikadan daha az bir sürede döneceğim.