Examples of using "Dovete" in a sentence and their turkish translations:
Hepiniz gitmelisiniz.
Birlikte çalışmak zorundasınız.
Buradan alınmam gerekecek.
- Siz geri gitmek zorundasınız.
- Siz geri gitmelisiniz.
Siz çocuklar acele etmek zorundasınız.
Birlikte çalışmalısınız.
Sen ve Tom meşgul olmalısınız.
Şimdi gitmek zorundasınız.
Ya sen ya da Jane oraya gitmek zorunda.
Kendinizi savaş için hazırlamalısınız.
Ayrıca genellikle bir adım geri çekilip
- İşe gitmelisin.
- İşe gitmek zorundasın.
- İşe gitmen gerekiyor.
Acele etmek zorundasın.
Daha fazla öğrenmek zorundasın.
- Tom'la konuşmalısın.
- Tom ile konuşmalısın.
- Tom ile konuşman gerek.
- Tom'la konuşman gerek.
Ne olduğunu bana söylemen gerekiyor.
Annene yardım etmelisin.
Daha aktif olman gerekiyor.
Onları durdurmak zorundasın.
Sen iyimser olmak zorundasın.
Sen ve Tom çok mutlu olmalısın.
Siz Tom'un ebeveynleri olmalısınız.
Onlara yardım etmek zorundasın.
- Onlara yardım etmelisin.
- Onlara yardım etmek zorundasın.
Kalmak zorunda mısın?
Onları uyarmak zorundasın.
Onları dinlemek zorundasın.
Onları kurtarmalısın.
Onları bulmak zorundasın.
Onları aramak zorundasın.
Söylediklerimle yetinmeyin.
Alınmam gerekecek. Merhaba. Tamam, geliyoruz.
Bunu izinsiz yapmamalısınız.
Tom'u uyarmak zorundasın.
Siz ikiniz mutlu olmalısınız.
Bana teşekkür etmesi gereken sensin.
Ne için minnettar olmak zorundasın?
Bunu bana öğretmelisin.
Ya sen ya da o, toplantıya katılmak zorunda.
Gitmek zorundasın.
Ona yardım etmek zorundasın.
Durmalısın.
Gitmek zorundasın.
Gelmek zorundasın.
- Dönmelisin.
- Geri gelmek zorundasın.
- Geri gelmelisin.
- Geri gelmen lazım.
- Geri gelmen gerekiyor.
- Dönmek zorundasın.
- Dönmen gerekiyor.
- Dönmen lazım.
Seçmek zorundasın.
- Dinlenmelisin.
- Dinlenmek zorundasın.
- Dinlenmek zorundasınız.
Bize söylemek zorundasın.
- Bana inanmalısın.
- Bana inanmak zorundasın.
- Bana inanman gerekiyor.
Çalışmak zorundasın.
Gitmen gerekir mi?
Bizi uyarmak zorundasın.
Beni uyarmak zorundasın.
Onu uyarmak zorundasın.
Onu uyarmak zorundasın.
- Onu dinlemelisin.
- Onu dinlemen gerekiyor.
- Onu dinlemelisin.
- Onu dinlemen gerekiyor.
Bizi dinlemek zorundasın.
Onu görmek zorundasın.
Onu görmek zorundasın.
Bizi kurtarmalısın.
Bize yardım etmen gerek.
Onu aramak zorundasın.
Sen onu aramak zorundasın.
Özür dilemelisin.
Uyanmak zorundasın.
Sen odaklanmak zorundasın.
Ona yardımcı olmalısın.
Acele etmelisin.
Uyumlanmak zorundasın.
Onu durdurmak zorundasın.
Onu durdurmak zorundasın.
yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:
o zaman yanardağların kendisinden başka bir yere bakmamalısınız.
- Bunu reddetmelisin.
- Bunu reddetmelisiniz.
Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
Bana yardım etmelisin.
- Beklemen gerekiyor.
- Beklemelisin.
İçeri girmelisin.
Kalkman gerekir.
Gitmelisin.
- Hemen başlamalısın.
- Hemen başlamalısınız.
Şimdi karar vermen lazım.
Denemelisin.
Tekrar denemek zorundasınız.
Onu durdurmak zorundasın.
Onu durdurmak zorundasın.
Ona saygı göstermek zorundasın.
Ona saygı göstermek zorundasın.
Dinlemelisin.
Siz Tom ve Mary olmalısınız.