Translation of "Mark" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Mark" in a sentence and their turkish translations:

- So che Mark è malato.
- So che Mark è ammalato.

Mark'ın hasta olduğunu biliyorum.

Dissi: " Sono qui Mark."

"Buradayım, Mark" dedim.

- Mark Zuckerberg è ateo, non credente.
- Mark Zuckerberg è ateo, non teista.

Mark Zuckerberg teist değil ateisttir.

- Mark Zuckerberg mi ha rubato l'idea!
- Mark Zuckerberg ha rubato la mia idea!

Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!

- Stavo dormendo quando è arrivato Mark.
- Io stavo dormendo quando è arrivato Mark.

Mark geldiğinde uyuyordum.

Mark ha preso il libro.

- Mark kitabı götürdü.
- Mark kitabı aldı.

- Priscilla Chan è la fidanzata di Mark Zuckerberg.
- Priscilla Chan è la ragazza di Mark Zuckerberg.
- Priscilla Chan è la morosa di Mark Zuckerberg.

Priscilla Chan, Mark Zuckerberg'in sevgilisidir.

- Mark si è laureato ad Harvard nel 1991.
- Mark si laureò ad Harvard nel 1991.

Mark, 1991 yılında Harvard'dan mezun oldu.

Mark Twain era un romanziere americano.

- Mark Twain Amerikalı bir romancıydı.
- Mark Twain Amerikalı bir yazardı.

Dove Mark giaceva nudo sotto un lenzuolo,

hayatta kaldığını gösteren cihazlara bağlı durumda olduğu

Il libro di Mark è molto interessante.

Mark'ın kitabı çok ilginç.

- L'università ha punito Mark Zuckerberg per l'hacking del suo database.
- L'università punì Mark Zuckerberg per l'hacking del suo database.

Üniversite, Mark Zuckerberg'ı veri tabanını hacklediği için disipline verdi.

Simone George: Incontrai Mark quando era solo cieco.

Simone George: Mark'ı ilk gördüğümde görme engelliydi.

"Di chi sono questi vestiti?" "Sono di Mark."

"Bunlar kimin giysileri?" "Onlar Mark'ın giysileri."

- Mark Twain ha detto: "Tutte le generalizzazioni sono false, inclusa questa."
- Mark Twain disse: "Tutte le generalizzazioni sono false, inclusa questa."

Mark Twain ", bu da dahil olmak üzere tüm genellemeler yanlış " dedi.

Quando incontrai Mark, mi chiese di ingegnargli a ballare.

Mark'ı ilk gördüğümde benden ona dans etmeyi öğretmemi istedi.

Mark Pollock: Col tempo ho ricostruito la mia identità,

Mark Pollock: Aslında, kimliğimi yeniden kurmayı başardım.

Mark sta lavorando sodo per sistemare le cose in Facebook.

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

Il fondatore di Facebook, Mark Zuckerberg, è quasi uno sciupafemmine.

Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg neredeyse bir kazanova.

Alla prima curva in quel fiume, il chirurgo di Mark ci disse

Nehrin ilk dönemecinde, Mark'ın cerrahı

Sono passate tre settimane da quando Mark si è rotto un braccio.

Mark kolunu kırdığından beri üç hafta oldu.