Examples of using "Locale" in a sentence and their turkish translations:
Sana lokal anestetik vereceğim.
yerel yönetimde,
Kulübün kurallarını incelemelisin.
O bizim yerel okulumuzda ders verir.
O yerel bir efsane.
O yerel bir hastaneye nakledildi.
Favori yerel restoranın nedir?
O, yerel gazete için yazılar yazar.
Sami yerel bir camiye gitti.
Yerel Restoran berbat.
Bu yerel bir tren mi?
Yerel bir hastanede bir hemşire olarak çalışıyor.
Tom egzersiz yapmak için yerel spor salonuna gidiyor
Gemiyi inşa etmek için yerel ahşap kullandılar.
çünkü bölgede afet ölçeğinde bir kuraklık var.
Mary yerel bir kitapçıda çalışır.
O kulüp MILF'lerle doludur.
Tom yerel siyasette aktiftir.
Tom yerel bir hastanede çalışıyor.
Tom, Boston'un yerlisidir.
Sarhoşken yerel ekonomiyi destekleyin.
Sami yerel bir camiye gider.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
Kentimizde yerel bir gazetemiz var.
Tom yerel süpermarkette bir kasiyerdir.
O yerel gazete için kitap eleştirmeni.
Kütlesel sel, yerel ulaşım ağını felç etti.
Tom yerel eczaneden bir ucuz okuma gözlüğü satın aldı.
Tom bir gece kulübünde bir fedai olarak çalışır.
- Tsezcenin yerel adı "cezyas mec"'dir.
- Didocanın yerel adı "cezyas mec"'dir.
Tom yerel hayvan barınağından bir kedi sahiplendi.
oradaki doktoru işlemin her aşamasında adım adım yönlendirebilir.
Eşim yerel bir hastanede bir hemşire olarak çalışıyor.
Ben bir gece kulübündeydim.
Apa Sherpa, bugün bölgede eğitimi desteklemeyi amaçlayan bir vakıf işletiyor.
ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.
Bu gelenek Japonya'nın bazı bölgelerinde hala uygulanmaktadır.
Bu bitki Kanada'ya özgüdür.
Tom reşit olmadığı için bu kulüpte bir içki içemez.
Öğrenmekte olduğunuz dili konuştukları bir ülkeye gidemiyorsanız bölgenizdeki o dili ana dil olarak konuşanların takıldığı bir bar bulun ve orada takılmaya başlayın.
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.