Translation of "Crea" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Crea" in a sentence and their turkish translations:

- La lingua crea consapevolezza.
- Il linguaggio crea consapevolezza.

Dil farkındalık yaratır.

Crea una mappa dell'orizzonte,

Ufkun haritasını çıkarır.

La passione crea sofferenza.

Tutku acı yaratır.

La funzione crea l'organo.

Fonksiyon organ yaratır.

Che crea un vero cambiamento,

bizim fırsatımız

Come si crea una scatola?

- Bir kutuyu nasıl yaparsınız?
- Bir kutu nasıl yapılır?

Il crack crea molta dipendenza.

Kokain çok bağımlılık yapıcıdır.

Crea il tuo sito personale.

Kişisel web siteni yarat.

Un altro paguro crea un diversivo.

Başka bir keşiş yengeci ortalığı karıştırıyor.

Vedi l'ombra che crea il sole?

Güneşten dolayı oluşan gölgeyi görüyor musunuz?

Tom crea i suoi propri vestiti.

Tom kendi giysilerini yapar.

Questo crea un bel circolo di correttezza.

Bu güzel bir adalet döngüsü yaratıyor.

Non possiamo negarlo: la presenza crea possibilità.

Bunu inkar edemeyiz -- kültürde varlık imkân yaratır.

Si crea quindi un effetto a catena.

Yani burada bir tür dalga etkisi var.

La solitudine crea persone d'ingegno o idioti.

Yalnızlık insanı dâhi ya da aptal yapıyor.

Perché crea confusione nella percezione della propria prestazione.

insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

Per 10 giorni si crea un palazzo della comunità.

10 gün süresince bir topluluk salonu oluşturulur,

La loro forza gravitazionale combinata crea la "marea sizigiale",

Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.

Il vostro cervello crea tutte le sfumature della vostra mente.

Zihninizin her yönünü beyniniz yaratır.

Il sistema immunitario crea un piccolo ambiente di cellule e proteine

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

Il vapore accumulato durante il giorno crea temporali continui durante la notte.

Gün içinde biriken buhar gece boyu devam eden fırtınalar doğuruyor.

È la potenza della pressione dei pari, che crea nuovi standard di normalità.

İşte bu, yeni normaller yaratan birebir iletişimin gücüdür.

Essa crea le alte e le basse maree che si alternano da miliardi di anni.

Milyarlarca yıldır gelip giden metcezirleri meydana getiriyor.

- Che tipo di giochi crei?
- Che tipo di giochi crea?
- Che tipo di giochi create?

Ne tür oyunlar yapıyorsun?

Le correnti diventano più forti... e ciò crea le condizioni perfette per la riproduzione dei pesci pappagallo.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

- L'evaporazione dagli oceani, laghi e fiumi crea il 90% dell'acqua nell'aria.
- L'evaporazione di oceani, laghi e fiumi forma il 90% di tutta l'acqua nell'atmosfera.

Okyanuslar, göller ve nehirlerden buharlaşma, havadaki suyun% 90'ını oluşturur.