Examples of using "Personale" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekten kişisel.
Bunu kişisel olarak almayın.
O kişiseldi.
O kişisel.
Kişisel olma.
Tom'un kişisel asistanının bir kişisel asistanı var.
Size kişisel bir soru sorabilir miyim?
Sana kişisel bir soru sorabilir miyim?
Bence bu kişiye özel.
- Bu çok kişisel.
- O çok kişisel.
Bu kişisel.
O çok kişisel.
Bu kişisel bir şey değil, Tom.
Sana çok kişisel bir şey söyleyebilir miyim?
Kişisel bir şey değil.
Bir kişisel çekle ödeme yapabilir miyim?
Bu sadece benim kişisel görüşüm.
Bu sadece benim kişisel fikrim.
Kişisel deneyimlerimden konuşabilirim.
benim için kişisel
O benim kişisel kullanımım için.
Bu kişisel bir mesele.
- Onu kişisel olarak almayın.
- Kişisel olarak alma.
Bu biraz kişisel.
Kişisel Kurtarıcınız olarak İsa Mesih'i kabul ediyor musun?
Biz onun özel hayatı hakkında çok az şey biliyoruz.
Aslında biraz kişisel bir konu.
O, onun kişisel görüşüydü.
Bu kişisel bir konu.
Kişisel web siteni yarat.
Biliyorsunuz bu kişisel.
Tom'un kişisel bir helikopteri var.
Sana kişisel bir soru sorabilir miyim?
Kişisel yaşamı hakkında çok bilgimiz yok.
hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.
Bunu yaparken kendiniz için sormadığınızı hatırlayın.
Bu kişisel bir iyilik değil, değil mi?
Onun kişisel hizmetçileri ondan nefret ediyordu.
Tom benim kişisel bir düşmanımdır.
Bu kişisel zevkinizle ilgili bir soru.
- Mary, Tom'un kişisel asistanıdır.
- Mary, Tom'un kişisel yardımcısıdır.
Bu benim kişisel rekorum.
İlgilenecek kişisel bir meselem var.
çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.
Burada da kişisel deneyimlerime dayanarak konuşabilirim.
Ben kişisel yaşamınıza müdahale etmek istemiyorum.
- Kedilerin sahibi olmaz, hizmetçisi olur.
- Kedilerin sahibi yoktur, elemanı vardır.
bilim tutkusu olan büyük halk sağlığı hikaye anlatıcıları
gerçeği tartışmak kişisel bir saldırıdır.
çünkü ilgilendiğimiz kendi teorimize çok bağlıyız.
Bunun için de Pazar çizimi dediğim
dirençli bakterilere kendi savaşımı açtım.
Mission Control personeli endişeyle haberleri bekledi.
Troy kişisel kazancı için konumunu kullanır.
Şahsi bir şey hakkında seninle konuşmam gerekiyor.
- Şu an eleman eksikliğimiz var.
- Şu an kadro yetersizliğimiz var.
- Şu an yeterli çalışanımız yok.
- Şu an personel açığımız var.
- Şu an adamımız az.
hayal edemeyeceğimiz raddede dehşet verici.
Biz küçülüyoruz.
Çok sayıda şirket personelini minimuma indirdi.
Ben de küçük çaplı bir deney yapmaya karar verdim.
Bu çatallanmanın şahsi ve politik, uzun bir hikâyesi var.
Personel eksikliğimiz var.
Buna göre, değişen toplumda değişmiş bir kişisel kimlik
Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?
mola odasına top çukuru koyma
Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,
Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.
Kişisel deneyimlerimden, onunla tartışmanın ağzında kötü bir tat bırakacağını biliyorum.
Napolyon'un emirlerini uygulamaktı; Soult ayrıca Berthier'in kendi tasarladığı
Joseph Conrad Belçika Kongo'da kendi kişisel deneyime kısmen dayalı olarak "Heart of Darkness"'ı yazdı.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.