Examples of using "Cellule" in a sentence and their turkish translations:
Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur
farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.
ve ciltte, hasar gördüğü zaman cilt kanseri gibi
hücrelerin şeklini değiştirir ve yaprak düşer.
yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.
Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.
Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.
vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.
bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak
Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.
Bizim hücrelerde kromozomlar genetik materyalimizin bütününü içerir.
Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.