Translation of "Cade" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Cade" in a sentence and their turkish translations:

Cade!

Ağaca dikkat!

L'albero cade.

Ağaç düşüyor.

Cade di domenica.

Pazar günü yağar.

- Quest'anno Natale cade di domenica.
- Natale cade di domenica quest'anno.

Noel bu yıl Pazar gününe denk geliyor.

Tom non cade mai.

Tom asla düşmez.

Mi cade una delle lenti

Lenslerimden birini düşürdüm

Cade molta neve in inverno?

Kışın çok kar alır mısınız?

Quest'anno Capodanno cade di domenica.

Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.

Natale cade di lunedì quest'anno.

Noel bu yıl pazartesi gününe rastlıyor.

Il mio compleanno cade di domenica.

Doğum günüm pazara rastlıyor.

San Valentino quest'anno cade di domenica.

Bu yıl sevgililer günü pazar günü.

La prossima festività cade di domenica.

Gelecek tatil bir Pazar gününe rastlıyor.

La mela non cade lontana dall'albero.

Armut dalının dibine düşer.

Quest'anno, San Valentino cade di domenica.

Bu yıl Sevgililer Günü bir pazar gününe denk geliyor.

Quest'anno, San Valentino cade di giovedì.

Bu yıl, Sevgililer günü bir perşembe gününe düşüyor.

Il suo compleanno cade di domenica.

Onun doğum günü pazara rastlıyor.

- La pioggia è l’acqua che cade dalle nuvole.
- La pioggia è l'acqua che cade dalle nuvole.

Yağmur bulutlardan düşen sudur.

L'accento di "guitar" cade sulla seconda sillaba.

"Gitar" ın vurgusu ikinci hecede düşer.

Il mio compleanno cade di venerdì quest'anno.

Bu yıl doğum günüm cuma gününe rastlıyor.

La mela non cade mai lontano dall'albero.

Armut dalının dibine düşer.

Il mio compleanno cade di domenica quest'anno.

Bu yıl doğum günüm bir pazara rastlıyor.

La forma delle cellule cambia, e la foglia cade.

hücrelerin şeklini değiştirir ve yaprak düşer.

E quella cosa che cade velocemente fa sussultare l'animale.

ve hızlıca düşen lens hayvanı ürküttü.

- I soldi non cadono dal cielo.
- Il denaro non cade dal cielo.

Para gökten düşmüyor.

I pesci abissali non vedono mai la luce e vivono tutta la loro vita di quello che cade dall'alto.

Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.

Se il mio aereo non cade, e se non vengo rapito dai ladri di organi, ti scriverò due righe all'inizio della settimana.

Uçağım düşmezse ve organ mafyası tarafından kaçırılmazsam hafta başında sana yazacağım.