Translation of "Bassi" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Bassi" in a sentence and their turkish translations:

E insegnanti con stipendi più bassi.

ve öğretmenlere çok daha az ücret veriyorlar.

Nei Paesi Bassi, chiese e organizzazioni

Hollanda'da bakım ve refakate ihtiyaç duyan insanları

Molti alberi bassi crescono sulla collina.

Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.

Suo nipote vive nei Paesi Bassi.

Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.

I prezzi sono più bassi a Kobe.

Fiyatlar Kobe'de daha düşüktür.

Abbiamo tutti i nostri alti e bassi.

- Hepimizin inişli çıkışlı dönemleri olmuştur.
- Hepimizin iyi ve kötü günleri vardır.

La capitale dei Paesi Bassi è Amsterdam.

Hollanda'nın başkenti Amsterdam'dır.

I prezzi sono più bassi a Boston.

Fiyatlar Boston'da daha düşük.

I tassi di interesse sono ancora bassi.

Faiz oranları hâlâ düşük.

- Preferisco i centri commerciali: i prezzi sono più bassi.
- Io preferisco i centri commerciali: i prezzi sono più bassi.

Büyük mağazaları tercih ederim: fiyatlar daha düşüktür.

Alti e bassi, ma più o meno clementi.

inişli çıkışlı olsa da ılımandı.

Ora i livelli di ossigeno sono pericolosamente bassi.

Oksijen kritik seviyeye düşmüş durumda.

Andiamo in un negozio con prezzi più bassi.

Daha düşük fiyatları olan bir mağazaya gidelim.

La vita è piena di alti e bassi.

- Hayat iniş ve çıkışlarla doludur.
- Hayat çıkışlarla ve inişlerle doludur.

Molti film indipendenti sono realizzati con budget bassi.

Birçok bağımsız film düşük bütçelerle yapılmaktadır.

- Sono piccoli.
- Loro sono piccoli.
- Sono piccole.
- Loro sono piccole.
- Sono bassi.
- Loro sono bassi.
- Sono basse.
- Loro sono basse.

Onlar küçük.

Tramite brontolii a bassa frequenza, così bassi da essere inudibili all'uomo,

Düşük frekanslı gürlemelerle... ...ki bazısı o kadar düşüktür ki insanlar duyamaz...

- La domanda di auto importate è in aumento a causa di prezzi più bassi.
- La domanda di automobili importate è in aumento a causa di prezzi più bassi.
- La domanda di macchine importate è in aumento a causa di prezzi più bassi.

İthal arabalar için talep daha düşük fiyatlardan dolayı artıyor.

Quando Napoleone avanzò nei Paesi Bassi in giugno, per affrontare gli eserciti

Napolyon Haziran ayında Wellington ve Blücher'in ordularını ele geçirmek için Hollanda'ya ilerlediğinde

La Danimarca e i Paesi Bassi hanno messo in atto simili strategie.

Danimarka ve Hollanda da, benzer sistemleri hizmete koydu.

- La Germania confina con l'Olanda.
- La Germania confina con i Paesi Bassi.

- Almanya, Hollanda ile komşudur.
- Almanya, Hollanda ile aynı sınırı paylaşır.
- Almanya Hollanda'ya sınır komşusudur.

E secondo, la svalutazione non era una soluzione contro i bassi salari asiatici.

İkinci olarak, devalüasyon Asya'nın ucuz maaşlarına karşı çözüm değildi.

- Qual è il salario minimo in Olanda?
- Qual è il salario minimo nei Paesi Bassi?

Hollanda'da en düşük maaş nedir?

Ney ha prestato servizio nei Paesi Bassi e sul Reno, combattendo a Valmy, Jemappes e Neerwinden;

Ney Hollanda'da ve Ren Nehri'nde Valmy, Jemappes ve Neerwinden'de savaşarak görev yaptı;

- I Paesi Bassi hanno vinto la Coppa del Mondo 2010.
- L'Olanda ha vinto la Coppa del Mondo 2010.

2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.

- Il mondo è fatto a scale, chi le scende e chi le sale.
- Nella vita ci sono alti e bassi.

İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.

Nei Paesi Bassi, se un bambino è troppo insistente nel chiedere un biscotto, potrebbe essere punito e non ottenere alcun biscotto.

Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemek konusunda fazla ısrarcı davranıyorsa cezalandırılabilir ve kurabiye alamaz.

- È più bassa di me.
- Sei più basso di me.
- Sei più bassa di me.
- È più basso di me.
- Siete più bassi di me.
- Siete più basse di me.

Sen benden daha küçüksün.

- Tom è un contadino.
- Tom è una persona rozza, ignorante e reazionaria appartenente ai ceti bassi del Sud degli Stati Uniti.
- Tom è uno zotico.
- Tom è un bifolco.
- Tom è un burino.

- Tom bir cahil.
- Tom Amerikan kırosu.
- Tom bir Amerikan çomarı.