Translation of "Paesi" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Paesi" in a sentence and their turkish translations:

- Quali paesi hai visitato?
- Quali paesi avete visitato?

Hangi ülkeleri ziyaret ettiniz?

- Tom ha visitato quattro paesi.
- Tom visitò quattro paesi.

Tom dört tane ülkeyi ziyaret etti.

- L'inglese è parlato in molti paesi.
- L'inglese è parlato in numerosi paesi.
- L'inglese si parla in molti paesi.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

I paesi sviluppati devono aiutare i paesi in via di sviluppo.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.

- Colleziono bambole da diversi paesi.
- Io colleziono bambole da diversi paesi.

Farklı ülkelerden oyuncak bebekler toplarım.

- Stiamo commerciando con molti paesi.
- Noi stiamo commerciando con molti paesi.

Birçok ülke ile iş yapıyoruz.

- Circa trenta paesi erano rappresentati.
- Una trentina di paesi erano rappresentati.

Yaklaşık otuz ülke temsil edildi.

- I due paesi hanno negoziato un trattato.
- I due paesi negoziarono un trattato.

İki ülke bir antlaşmayı görüştü.

Tra l'altro, esistono molti paesi

Birçok ülkede besleyici gıda yetiştirmeye çok az imkân veren veya hiç imkân vermeyen

Arrivi da paesi estremamente poveri.

aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

Tu, John, conosci molti paesi.

Sen John, birçok ülke biliyorsun.

- È proibito nella maggior parte dei paesi.
- È proibita nella maggior parte dei paesi.

Bu çoğu ülkede yasaklanmıştır.

- È scoppiata una guerra tra i due paesi.
- Scoppiò una guerra tra i due paesi.

İki ülke arasında savaş patlak verdi.

In 11 paesi, dal Ruanda all'Uganda.

Ruanda'dan Uganda'ya kadar dağıttı.

Nei Paesi Bassi, chiese e organizzazioni

Hollanda'da bakım ve refakate ihtiyaç duyan insanları

Il riso cresce nei paesi caldi.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Quanti paesi ci sono in Africa?

Afrika'da kaç ülke var?

Questi fiori crescono nei paesi caldi.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

Quanti paesi ci sono nel mondo?

Dünyada kaç tane ülke var.

Emily ha amici in diversi Paesi.

Emily'nin çeşitli ülkelerden arkadaşları var.

Ho molti amici in paesi stranieri.

Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.

Quanti paesi ci sono in Asia?

Asya'da kaç ülke vardır?

Le arance crescono nei paesi caldi.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

L'inglese è parlato in molti paesi.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

L'inglese viene insegnato in molti paesi.

İngilizce birçok ülkede öğretilir.

Suo nipote vive nei Paesi Bassi.

Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.

Tom è stato in molti paesi.

- Tom çok ülke gördü.
- Tom birçok ülkede bulundu.
- Tom çok ülke dolaştı.
- Tom çok memleket gördü.

Ho dei francobolli da molti paesi.

Birçok ülkelerden pullarım var.

Quanti paesi ci sono in Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

- Molti paesi hanno leggi che vietano di fumare.
- Molti paesi hanno leggi che proibiscono di fumare.

Birçok ülkenin sigara içilmesini yasaklayan yasaları var.

- L'esperanto viene parlato in centoventi paesi nel mondo.
- L'esperanto è parlato in centoventi paesi nel mondo.

Esperanto dünyada yüz yirmi ülkede konuşulmaktadır.

I ponti galleggianti vengono usati nei paesi,

ponton köprüler küçük şehirlerde kullanılıyor,

Crescere in modo esponenziale nei paesi occidentali,

gelişmiş dünyada görürken

Il fiume scorre tra i due paesi.

Nehir iki ülke arasındaki akmaktadır.

Bilbao è una città nei Paesi Baschi.

Bilbao, Bask ülkesinde bir şehirdir.

Quanti paesi sono membri delle Nazioni Unite?

Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?

Quanti paesi indipendenti ci sono al mondo?

Dünyada kaç tane bağımsız ülke vardır?

Il commercio aiuta i paesi a svilupparsi.

Ticaret milletlerin gelişmesine yardım eder.

Quanti paesi cominciano con la lettera y?

"Y" harfiyle başlayan kaç tane ülke var?

La capitale dei Paesi Bassi è Amsterdam.

Hollanda'nın başkenti Amsterdam'dır.

Una cartina mondiale mostra tutti i paesi.

Bir Dünya haritası tüm ülkeleri gösterir.

Lo spagnolo è parlato in molti paesi.

İspanyolca birçok ülkede konuşulur.

- Ha visitato la maggior parte dei paesi in Europa.
- Lui ha visitato la maggior parte dei paesi in Europa.

Avrupa'daki birçok ülkeleri ziyaret etti.

- Ci sono molti paesi in Europa che vorrei visitare.
- Ci sono molti paesi in Europa che mi piacerebbe visitare.

Avrupa'da, ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.

- Sembri essere prevenuto contro le idee che provengono da paesi stranieri.
- Sembri essere prevenuta contro le idee che provengono da paesi stranieri.
- Sembra essere prevenuto contro le idee che provengono da paesi stranieri.
- Sembra essere prevenuta contro le idee che provengono da paesi stranieri.
- Sembrate essere prevenuti contro le idee che provengono da paesi stranieri.
- Sembrate essere prevenute contro le idee che provengono da paesi stranieri.

Yabancı ülkelerden gelen fikirlere ön yargılı gibi görünüyorsun.

In tutti i paesi del mondo, senza distinzione.

aynı kalite ve etkinlikte olacaktır.

E lo stesso accade in molti Paesi africani.

Bu durum birçok Afrika ülkesinde böyle.

Studiare la cultura di altri paesi è divertente.

Yabancı kültürler hakkında öğrenmek eğlencelidir.

I due paesi differiscono per religione e cultura.

İki ülke dinde ve kültürde farklıdır.

Tutti i paesi civilizzati sono contrari alla guerra.

Bütün uygar ülkeler savaşa karşıdır.

Il Giappone commercia con molti paesi nel mondo.

Japonya dünyadaki birçok ülkeyle ticaret yapar.

Molti paesi hanno dei problemi con la povertà.

Birçok ülke yoksullukla ilgili sorunlar yaşıyor.

Tutti i paesi hanno la loro bandiera nazionale.

Tüm ülkelerin kendi ulusal bayrağı vardır.

L'esperanto viene parlato in 120 paesi del mondo.

Esperanto dünyanın 120 ülkesinde konuşulur.

Primo, essa generalmente mantiene la forma dei paesi.

İlk olarak, genellikle ülkelerin şeklini korur.

Nei paesi ricchi, poche persone muoiono di fame.

Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.

Il commercio tra due paesi può essere complicato.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

250 anni fa, nei paesi più ricchi del mondo,

250 yıl önce dünyanın en zengin ülkelerinde

Scegliamo due famiglie già viste per i rispettivi paesi,

Bu ülkelerde önceden gördüğümüz iki ev seçtik,

Il Kazakistan è uno dei paesi sviluppati dell'Asia Centrale.

Kazakistan, Orta Asya'daki gelişmiş ülkelerden biridir.

La Germania è uno dei paesi più belli d'Europa.

Almanya, Avrupa'nın en güzel ülkelerinden birisidir.

Tutti i paesi hanno le loro ambasciate nella capitale.

Bütün ülkelerin başkentte elçilikleri var.

Il Giappone dipende da altri paesi per il petrolio.

Japonya petrol için diğer ülkelere bağımlıdır.

Il Giappone dipende dai paesi stranieri per il petrolio.

Japonya petrolde yabancı ülkelere bağımlıdır.

I paesi industriali richiedono un sacco di manodopera qualificata.

Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.

Il mango è il frutto nazionale di vari paesi.

Mango farklı ülkelerin ulusal meyvesidir.

Le tensioni tra i due paesi stanno crescendo rapidamente.

İki ülke arasındaki gerilim hızla büyüyor.

- Bush non ha inviato delle truppe per distruggere gli altri paesi.
- Bush non ha inviato delle truppe per annientare gli altri paesi.

Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.

- Con l'esperanto si può comunicare equamente con persone di altri paesi.
- Con l'esperanto si può comunicare equamente con gente di altri paesi.

Esperanto ile diğer ülkelerden gelen insanlarla eşit olarak iletişim kurabilirsiniz.

214 milioni di donne provenienti da paesi a basso reddito

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

Questa mappa mostra paesi che hanno visto un aumento marcato

Bu harita, kalıcı bakım kurumlarının

Il Brasile è circondato da dieci paesi e l'Oceano Atlantico.

Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.

Secondo me l'Australia è uno dei paesi migliori del mondo.

Bence, Avustralya dünyadaki en iyi ülkelerden biridir.

Il Mali è uno dei paesi più poveri dell'Africa subsahariana.

Mali, Sahraaltı Afrika'daki en fakir ülkelerden biridir.

Il Giappone e la Corea del Sud sono paesi limitrofi.

Japonya ve Güney Kore komşudur.

In paesi come Norvegia e Finlandia c'è molta neve d'inverno.

Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.

Tom voleva imparare come vivono le persone negli altri paesi.

Tom, diğer ülkelerde insanların nasıl yaşadıklarını öğrenmek istedi.

Tra le loro famiglie e i paesi in cui erano nati.

ezilen genç insanlar buldum.

Abbiamo pubblicato un rapporto in 20 paesi in tutto il mondo,

Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını

In alcuni paesi, essere una donna non è una buona cosa.

Bazı ülkelerde, bir kadın olmak iyi bir şey değil.

Il baseball è uno sport popolare in molti paesi dell'America latina.

Beyzbol çeşitli Latin Amerika ülkelerinde oldukça popüler bir spordur.

Bucharest e Budapest sono due città diverse in due paesi diversi.

Bükreş ve Budapeşte iki farklı ülkede iki farklı şehirdir.

Quando due paesi concludono una guerra, firmano un trattato di pace.

İki ülke savaş sona erdiğinde bir barış antlaşması imzalarlar.

Gli Stati Uniti e altri Paesi hanno reso il soccorso un crimine,

ABD ve başka ülkeler hayat kurtarmayı suç sayıyor

Quando Napoleone avanzò nei Paesi Bassi in giugno, per affrontare gli eserciti

Napolyon Haziran ayında Wellington ve Blücher'in ordularını ele geçirmek için Hollanda'ya ilerlediğinde

La Comunità Europea unisce molti dei paesi d'Europa con un passaporto unico.

Avrupa Topluluğu, tek bir pasaportla Avrupa ülkelerinin çoğunu birleştiriyor.

La Danimarca e i Paesi Bassi hanno messo in atto simili strategie.

Danimarka ve Hollanda da, benzer sistemleri hizmete koydu.

Devo tagliarlo in alcuni pezzi. Devo stirarlo in modo che i paesi

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

Ma è ovvio che adesso le forme dei paesi sono completamente distorte.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

- La Germania confina con l'Olanda.
- La Germania confina con i Paesi Bassi.

- Almanya, Hollanda ile komşudur.
- Almanya, Hollanda ile aynı sınırı paylaşır.
- Almanya Hollanda'ya sınır komşusudur.

La cosa si fa più interessante quando cominciamo a confrontare i vari paesi.

Ülkeler arasında karşılaştırma yaptığımız zaman

In alcuni paesi, la pena per il tradimento può essere il carcere a vita.

Bazı ülkelerde vatan hainliği için ceza ömür boyu hapis olabilir.

- Qual è il salario minimo in Olanda?
- Qual è il salario minimo nei Paesi Bassi?

Hollanda'da en düşük maaş nedir?

Baciare il proprio coniuge davanti a tutti è considerato un comportamento normale in alcuni paesi.

Herkesin önünde birinin eşini öpmek bazı ülkelerde normal bir davranış olarak düşünülmektedir.

- Se devi migliorare il tuo inglese, avresti fatto meglio ad andare nei paesi in cui lo si parla.
- Se deve migliorare il suo inglese, avrebbe fatto meglio ad andare nei paesi in cui lo si parla.
- Se dovete migliorare il vostro inglese, avreste fatto meglio ad andare nei paesi in cui lo si parla.

İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.

Producono tra il 60 e l'80 per cento del cibo nei paesi a basso reddito,

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde