Examples of using "Messze" in a sentence and their turkish translations:
O kadar uzak değil.
İlerliyor muyuz?
O uzak mı?
O buradan uzak mı?
O kadar uzak değil.
O dokuz binin üzerinde!
Sen çok uzakta oturuyorsun.
Ne kadar uzakta?
Biz ne kadar uzaktayız?
Çok uzak değil.
Çok uzakta yaşıyorum.
Ne kadar uzaktı?
Tom çok uzakta.
O hâlâ uzak mı?
O buradan uzakta değil.
Bu çok uzak.
Paris uzak mı?
Orası buradan uzak mı?
O benden uzak yaşar.
O buradan uzak.
Plaj buradan uzakta değil.
Ne kadar uzak?
Otel buradan uzak mı?
Tom çok uzakta.
Buradan uzun bir yol.
O sadece orada.
İtalya, Brezilya'dan uzaktır.
- Sydney buradan çok uzak.
- Sydney buradan uzak.
Buradan uzakta yaşamıyorum.
Boston'a uzak değil.
O, kasabaya uzak mı?
O, buradan ne kadar uzaklıktadır?
O buradan çok uzak mı?
Biz Tom'un evinden uzakta değiliz.
Buradan uzakta mı hala?
Gerçeklerden çok uzaktasın.
O, açık ara farkla en iyi öğrencidir.
Müze buradan ne kadar uzaklıkta?
Ama gece daha yeni başlıyor.
Haliçten iyice uzaklaştı.
Yuvasına çok mesafe var.
İstasyon oldukça uzaktır.
- Banka buradan uzak mı?
- Banka buraya uzak mı?
İstasyon buradan uzaktır.
Dağın tepesi ne kadar uzakta?
Tom çok uzakta yaşamıyor.
Boston buradan ne kadar uzaklıkta?
Okulun buradan uzakta mı?
Havaalanına ne kadar uzaklıkta?
Hakata buradan ne kadar uzaklıkta?
Tom benden uzak değildi.
Armut dalının dibine düşer.
Armut dalının dibine düşer.
Onun telaffuzu mükemmel olmaktan uzak.
Buraya uzak olmayan bir hastane var.
New York, Londra'dan ne kadar uzaklıktadır?
Asla kabul etmezler. Bu çok fazla.
Bir sonraki çiftlik ne kadar uzakta?
Tom'un işinin bitmesine daha çok var.
Boston'dan çok uzak olmayan küçük bir kasabadanım.
Ebeveynlerini ararken grubun sağladığı güvenli ortamdan uzaklaştı.
Hastane onun köyünden uzaktı.
O şimdi beş yıl önce olduğundan çok daha iyi durumda.
- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Armut dalının dibine düşer.
Sorun onun çok uzak olması.
Tom çadırını nehirden çok uzakta olmayan bir yere kurdu.
Armut dalının dibine düşer.
Buradan bir sonraki köye mesafe ne kadar?
Tom bizi duyamayacak kadar çok uzakta.
Affedersiniz, Xinqiao Restoranı buraya uzak mı?
Bu mükemmel olmaktan uzak.
Ancak dairemizin sessizliğinde, öğretmenimin bakışlarının dışında
Benim evim uzak.
O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.
Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.
Fazla kırsaldı, uzaktı, teşvikler vermiyordu.
Durgun sabah havası şarkılarını ağaçtan ağaca, uzaklara taşır.
İstasyon yürümek için çok uzak, bu nedenle bir otobüse binelim.
Sen uzak görünüyorsun.
O, güzel olmaktan çok uzak.
Uzağı görebilir misin?