Translation of "Illik" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Illik" in a sentence and their turkish translations:

Ez illik hozzám.

O bana uyar.

Nem illik lenézni másokat.

- Diğer insanları hor görmemeliyiz.
- Diğer insanlara tepeden bakmamalıyız.

Nem illik a feleségéhez.

O, karısının dengi değil.

Illik hozzád a kék.

Mavi sana iyi uyuyor.

- Nagyon illik rá ez a becenév.
- Illik neki ez a becenév.

O takma isim ona mükemmel uyuyor.

Tökéletesen illik az okostelefonos generációhoz –

akıllı telefon nesli için son derece uygun;

Halhoz nem illik a vörösbor.

Balık ve kırmızı şarap birlikte gitmez.

A vörösbor illik a húsokhoz.

Kırmızı şarap etle iyi gider.

- A zöld szín illik önhöz.
- A zöld illik hozzád.
- Megy hozzád a zöld.

- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.

Az a ruha tökéletesen illik hozzád.

O elbise sizin için mükemmel.

Ez a nyakkendő nem illik az öltönyömbhöz.

Bu kravat benim takım ile gitmez.

A whisky nagyon jól illik a teához.

Viski çayla çok iyi gider.

- A fekete illik hozzád.
- Passzol hozzád a fekete.

- Siyah sana yakışıyor.
- Siyah sana uyar.

- Az ígéretet illik betartani.
- Az ígéret szép szó!

Söz sözdür.

Azt gondolod, hogy ez illik? Én nem hiszem.

Bunun zaman harcamaya değer olduğunu düşünüyor musun? Öyle olduğunu sanmıyorum.

- A fekete illik hozzád.
- Megy hozzád a fekete.

Siyah sana yakışıyor.

Nem tudom, hogy illik-e az új ingéhez a farmer.

Onun yeni gömleğinin mavi kot pantolonu ile gideceğini bilmiyorum.

Nem gondolom, hogy ez az ing illik ahhoz a vörös nyakkendőhöz.

Bu gömleğin o kırmızı kravatla uyacağını sanmıyorum.

- Jól megy a ruha a vörös hajához.
- Illik a ruha a vörös hajához.

Elbise onun kırmızı saçlarına güzel gitmiş.

- Jól áll neki a piros.
- Illik neki a piros ruha.
- Megy hozzá a piros ruha.

Kırmızı kıyafetler ona uygun.

- Az öltözéked nem alkalomhoz illő.
- Az öltözéked nem illik ehhez az eseményhez.
- A ruhád nem megfelelő ehhez az alkalomhoz.

Elbisen ortam için uygun değil.

- Odass, anyu, ott ül Tomi! - Pszt! Ezt nem illik így mondani. - De hiszen úgy hívják! - Maradj csöndben, Antal, hallod, és ne égess! - Tomi, Tomi, egyiptomi!

"Anne bak, şurada oturan Tom." "Şşt! Öyle söyleyemezsin!" "Ama onun adı bu." "Eh, sessiz ol ve beni utandırma Anton!" "Tom, Tom, çilli bom!"