Translation of "Hely" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Hely" in a sentence and their turkish translations:

Van hely.

Yer var.

- Ez a hely veszélyes.
- Ez veszélyes hely.

Bu yer tehlikeli.

Titokzatos, félelmetes hely.

Gizemli, korkulası bir yerdir.

Van szabad hely?

Boş yeriniz var mı?

Milyen csodálatos hely!

Ne güzel bir yer!

Korlátozott a hely.

Sınırlı alanımız var.

Hely kellett Tominak.

Tom'un yere ihtiyacı vardı.

Itt nincs hely.

Burada daha fazla yer yok.

Berlin überfasza hely.

Berlin aşırı soğuk.

Milyen hely ez?

Ne tür bir yer bu?

- Tetszik nekem az a hely.
- Az a hely tetszik nekem.

O yeri seviyorum.

A Föld nagyszerű hely.

Dünya gayet güzel.

Az óceán engesztelhetetlen hely,

Okyanuslar affetmeyen yerler

Ez a hely megtelt.

Bu bölge ağzına kadar dolu!

Ez egy barátságtalan hely.

O kasvetli bir yerdir.

Ez egy trágya hely.

Bu mekân Dingo'nun ahırı gibi.

Ez egy szép hely.

Bu güzel bir yer.

Ez egy biztonságos hely.

Burası güvenli bir yerdir.

Ez egy jó hely.

Bu iyi bir yer.

Ez egy kellemes hely.

Bu güzel bir yer.

Ez egy nagyszerű hely.

Bu harika bir yer.

Ez a hely tökéletes.

Bu yer harika.

Ez a hely mesés.

Bu yer çok güzel.

Unalmas ez a hely.

Bu yer sıkıcıdır.

Undorító ez a hely.

Bu yer iğrenç.

A világ gyönyörű hely.

Dünya güzel bir yer.

Kellett nekik a hely.

Onlar yere ihtiyaç duydular.

Nincs elég hely mindenkinek.

Herkes için yeterli yer yok.

Foglalt ez a hely?

Bu koltuk dolu mu?

Szabad ez a hely?

O koltuk boş mu?

Ez egy rossz hely.

Bu kötü bir noktadır.

A legeslegjobb hely megtalálásának esélye –

en iyi mekânı bulma olasılığınız

Hát a csótány-szusis hely?

Peki kara böcekli suşisi olan restoran?

Elnézést, foglalt ez a hely?

- Affedersiniz, burası dolu mu?
- Affedersiniz, bu sandalye dolu mu?

Hiányzik nekem az a hely.

O yeri özlüyorum.

Ez a hely nagyon szép.

Burası güzel.

Ez nem gyerekeknek való hely.

Burası çocuklar için bir yer değildir.

Nincs más hely, ahová fordulhatnék.

Benim dönecek başka bir yerim yok.

A hely elég nagynak tűnt.

Yer yeterince büyük görünüyordu.

Van egy hely a számunkra.

Bizim için bir yer var.

A hely teljesen üres volt.

Yer tamamen boştu.

Nagyon tetszik ez a hely.

Bu yeri seviyorum.

Hiányzik nekem ez a hely.

Burayı özlüyorum.

Ez a hely még szabad?

- Bu yer hâlâ boş mu?
- Bura boş mu acaba?

A világ egy hatalmas hely.

Dünya büyük bir yer.

Hol van ez a hely?

Bu yer nerede?

A családomé ez a hely.

Ailem bu yere sahip.

A világ egy veszélyes hely.

Dünya tehlikeli bir yerdir.

Nem olyan rossz hely ez.

Burası o kadar kötü değil.

- Ez a hely mindenki számára nyitva van.
- Ez a hely mindenki számára nyitva áll.

O yer herkese açıktır.

- Ez az a hely, amiről meséltem neked.
- Ez az a hely, amit mondtam neked.

Bu sana bahsettiğim yer.

Nincs elég hely 40 ember számára.

Burada kırk kişi için yeterli yer yok.

- Olasz születésű.
- Születési hely szerint olasz.

O doğuştan İtalyandır.

Elnézést, szabad még ez a hely?

Affedersiniz, bu koltuk boş mu?

- Helyre volt szüksége.
- Hely kellett neki.

Onun yere ihtiyacı vardı.

Ez a hely nincs a térképen.

Bu yer harita üzerinde değil.

Ez a hely nekem túl füstös.

Burası benim için çok dumanlı.

Kifogyóban van a hely a szekrényemben.

Benim dolap alanı tükeniyor.

Ez egy nyugodt és barátságos hely.

Burası sakin ve sıcak bir yer.

Ez egy meleg és kényelmes hely.

O, sıcak ve keyiflidir.

Van még három hely a furgonodban?

Minibüsünüzde üç kişi için daha yer var mı?

Várnod kell, míg egy hely felszabadul.

Bir yer boşalana kadar beklemeniz gerekiyor.

Csak egy tenyérnyi sötét, csendes hely kellene.

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

Van egy hely, ahol ez már valóság.

Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.

Gyerekek számára a tengerpart ideális hely játszani.

Sahil, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.

Ez a hely elég nagy mindkettőnk számára.

Bu yer ikimiz için yeterince büyük.

Ez egy jó hely lenne a gyerekneveléshez.

Bu, çocukları yetiştirmek için iyi bir yer olurdu.

Még maradt egy kis hely a szekrényben.

Dolapta hâlâ biraz yer var.

Ez a hely közel van a tengerhez.

Burası denize yakın.

Talán nem ez a megfelelő hely erre.

Belki de burası bunu yapmak için uygun bir yer değildir.

Legyen olyan hely, ahol az emberek mindent megtesznek,

İnsanlar diğer insanları hoş karşılamak

Kína nem az egyetlen hely, ahol ilyesmi történik.

Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.

Tökéletes hely a családalapításhoz a hosszú téli éjszakában.

Uzun kış gecesinde aile kurmak için mükemmel yer.

Sokszor félelmetes hely. A mélység titkai rettegést keltenek.

...dehşet verici bir yere dönüşebilir. Derinlerde nelerin yattığından korkan çoktur.

A szabadság az egy hely vagy egy eszme?

Özgürlük bir yer ya da bir fikir midir?

A tengerpart ideális hely, ahol a gyerekek játszhatnak.

Plaj çocukların oynaması için ideal bir yerdir.

Ez az a hely, ahol a hívők bemerítkeznek.

Bu, müminlerin abdestlerini aldığı yer.

- Ez a hely alkalmas úszásra.
- Itt lehet úszni.

Bu yer yüzmek için uygun.

Ez az a felejthetetlen hely, ahol először találkoztunk.

- Bu, ilk kez birbirimizle tanıştığımız unutulmaz yerdir.
- Burası ilk kez karşılaştığımız unutulmaz yer.

és a Föld az egyetlen hely, ahol emberek élnek,

eğer Dünya insanların yaşadığı tek yerse

Ha megtanuljuk tisztelni, hogy milyen különleges hely a bolygónk,

Gezegenimizin ne kadar özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek

Ez a hely volt a városban a legrosszabb büntetőbíróság,

Kısım iki, şehirdeki en kötü mahkeme olarak bilinir,

Ez a hely csak két mérföldnyire van a várostól.

Şehre sadece iki mil.

- Nem olyan rossz itt.
- Nem olyan rossz hely ez.

Burası o kadar kötü değil.

- Tetszik nekem ez a hely.
- Szeretem ezt a helyet.

Bu yeri seviyorum.

Nincs olyan hely, amelyre azt mondhatnám, hogy odavalósi vagyok.

Oradan olduğumu söyleyebileceğim hiçbir yerim yok.

Nagyon kevés hely maradt csak érintetlen az ember által.

Dünyamız üzerinde çok az yer uygarlık tarafından rahatsız edilmeden kalmıştır.

A Tatoeba az a hely, ahol mindannyian barátok vagyunk!

Tatoeba'da hepimiz arkadaşız!

- Made in China.
- Kibocsátó ország: Kína.
- Származási hely: Kína.

Çin malı.

Az otthon nem egy hely - az otthon egy érzés.

Vatan bir yer değil. Vatan bir duygudur.

A haza nem egy hely. A haza egy érzés!

Vatan dir yer değildir. Vatan bir duygudur!

Sem az időpont, sem a hely nem megfelelő, Tomi.

- Şimdi ne yeri ne de zamanı Tom.
- Bunun ne yeri ne de sırası Tom.
- Şimdi yeri ve sırası değil Tom.

- A világ egy eszméletlen hely.
- Őrültek háza ez a világ.

- Dünya delice bir yer.
- Dünya çılgın bir yer.

Ez a hely jónak tűnik ahhoz, hogy itt táborozzunk le.

Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.

- A szótár az egyetlen hely, ahol a siker a tett előtt van.
- A szótár az egyetlen hely, ahol az eredmény megelőzi a munkát.

Sözlük, başarının işten önce geldiği tek yerdir.

A konyha nem alkalmas hely a vitatkozáshoz. Túl sok a kés.

Mutfak tartışmalar için uygun bir yer değil. Çok fazla bıçaklar.

A bolygónk körül keringő műholdak hely és navigációs adatokat kezdtek küldeni

Gezegenimiz çevresinde yörüngedeki uydular tüm dünyadaki küçük alıcı birimlerine,