Examples of using "élvezte" in a sentence and their turkish translations:
O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.
Herkes yolculuğun tadını çıkarıyordu.
Ondan zevk alıp almadığını Tom'a sor.
Onun son maçtan zevk alıp almadığını merak ediyorum.
Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.
Kalabalık konseri sevdi.
Tom ondan zevk aldı.