Examples of using "Verpflichtet" in a sentence and their turkish translations:
Ona yardım etmen gerek.
Ona minnettarım.
Gitmek zorunda hissetme kendini.
Tom, Mary'ye borçludur.
. Taahhüt ettik, kalkışımız var.
Tom kendini adamış.
Toplantıya katılmaya ciddi olarak söz vermedim.
Toplantıya katılmak zorunda değiliz.
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
Köklendirilmemiş insan hatırlanmaz çünkü kendini bir şeylere adamamış.
Ben sana borçluyum.
Tom ve Mary davet edildiler, bu yüzden kendilerini gitmek zorunda hissettiler.
Beni partiye davet ettiğiniz için size minnettarım.