Examples of using "Vergleich" in a sentence and their turkish translations:
Bunu masaya yatıracak olursak
Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.
Bu geçerli bir kıyaslama değil.
kıyaslanan benzer dönem sadece bir yıl öncesiydi.
Gerçekten karşılaştırma yok.
- Kendini onlarla kıyaslama.
- Kendini onlarla karşılaştırma.
- Kendini onunla mukayese etme.
Karşılaştırma yok.
Kopyayı orijinaliyle karşılaştır.
Londra, Tokyo'ya kıyasla küçüktür.
gün bazlı kıyaslamasına bir bakalım
Ona göre, çok elverişsizim.
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
Bu palto kalitede benimkinden daha düşük.
Sizin sorunlarınız benimkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
Bizim evle karşılaştırıldığında, onunki bir saray.
Bununla karşılaştırınca şu daha iyi.
Tom'un sorunları Mary'ninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
Erkek kardeşimle karşılaştırıldığında ebeveynlerim bana insafsızca davranıyor.
Çin'in yanında, İsviçre terk edilmiş bir köydür.
Babana göre annen çok genç.
New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
Köy artık on yıl önce olduğundan çok farklı.
Bu bina New York taki gökdelenlerle karşılaştırıldığında küçük.
Seninle karşılaştırıldığında, ben bu oyunda sadece bir acemiyim.
Grip ise ortalama 2 günlük kuluçka süresine sahiptir.
Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.
Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.
japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.
Onlarla uzlaşmaya çalıştık.