Translation of "Denen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Denen" in a sentence and their turkish translations:

Die Menschen schließen mit denen, mit denen sie sich amüsieren können, Bekanntschaften, mit denen, von denen sie sich verstanden fühlen, Freundschaften, mit denen, mit denen sie gemeinsam weinen können, eine geschwisterliche Verbindung.

İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş olurlar, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş.

- Bist du mit denen befreundet?
- Sind Sie mit denen befreundet?

Onların bir arkadaşı mısın?

- Du bist einer von denen, oder?
- Du bist eine von denen, oder?
- Sie sind einer von denen, oder?
- Sie sind eine von denen, oder?
- Ihr gehört zu denen, oder?

Sen onlardan birisin, değil mi?

Wir müssen denen helfen.

- Onlara yardım etmek zorundayız.
- Onlara yardım etmeliyiz.

Denen fällt das schwer.

Bu onlar için zor.

- Hast du etwas von denen bekommen?
- Habt ihr etwas von denen bekommen?
- Haben Sie etwas von denen bekommen?

Ondan bir şey aldın mı?

Von denen zukünftige Generationen profitieren.

gelecek nesillere fayda sağlayabilecek bir işi bitirmek.

Bei denen muss man aufpassen.

Bunlara karşı dikkatli olmalısınız.

Verkaufst du viele von denen?

Onların çoğunu satıyor musun?

Fast wie einer von denen.

Onlardan birine benziyor.

Wohin gehst du mit denen?

Onlarla nereye gidiyorsun?

Er hilft denen in Not.

O, hayatında zorlukları olanlara yardımcı olur.

Es ist einer von denen.

Bu onlardan biri.

Hast du eins von denen?

Bunlardan birine sahip misin?

Was ist los mit denen?

Onların neyi var?

Tom hat einen von denen.

Tom onlardan birine sahip.

Das wird denen egal sein.

Onlar umursamayacak.

Was machst du mit denen?

Onlarla ne yapıyorsun?

Vergleich dich nicht mit denen!

- Kendini onlarla kıyaslama.
- Kendini onlarla karşılaştırma.
- Kendini onunla mukayese etme.

Ich war gleich hinter denen.

Ben onların hemen arkalarındaydım.

Ich habe einen von denen.

Onlardan birine sahibim.

Welche von denen ist besser?

Bunların hangisi daha iyi?

Gebt Wasser denen, die da dürstet, und Nahrung denen, die da Hunger leiden.

Susuzlara su, açlara gıda sağla.

In denen es zahlreiche Verstecke gibt.

eski terk edilmiş kasabalara gireceğiz.

Alles kommt zu denen, die warten.

Sabreden derviş muradına ermiş.

Warum willst du eins von denen?

Neden onlardan birini istiyorsun?

Was wirst du mit denen machen?

Onlarla ne yapacaksın?

Wir müssen vor denen dort sein.

Onlardan önce oraya varmalıyız.

Ich habe keinen Respekt vor denen.

Onlara saygı göstermiyorum.

Warum versteckt sich Tom vor denen?

Neden Tom onlardan saklanıyor?

Eigentlich die Punkte, an denen es genau bricht, dh die Punkte, an denen es sich trennt

aslında tam olarak kırıldığı noktalar yani birbirinden ayrıldığı noktalar

Nach Arten, bei denen Viren Wirt sind

virüslerin konakçı olduğu türlere göre

Vergleiche deine Antworten mit denen des Lehrers.

Cevaplarını öğretmeninki ile karşılaştır.

Einer von denen raucht auf der Toilette.

Onlardan biri tuvalette sigara içiyor.

Die deutsche Regierung darf denen nicht helfen.

Alman hükümeti onlara yardım etmemelidir.

Ich muss das noch mit denen abklären.

Hâlâ onlara danışmam gerekiyor.

Hör auf, schlecht von denen zu reden!

- Onları kötülemeyi bırak.
- Onlara pislik atmayı bırak.

Tom mied Orte, an denen geraucht wurde.

Tom insanların sigara içtiği yerlerden kaçındı.

- Mit denen verbringst du mehr Zeit als mit mir.
- Mit denen verbringt ihr mehr Zeit als mit mir.
- Mit denen verbringen Sie mehr Zeit als mit mir.

- Onlarla benden daha fazla zaman geçiriyorsun.
- Onlarla benden daha fazla zaman harcıyorsun.

Was ist mit denen, die es nicht tun? Was wird mit denen passieren, die bereits in Schwierigkeiten sind?

Peki ya olmayanlar. Geçim sıkıntısını zaten çekenler ne olacak?

Angeschlossen an Maschinen, an denen sein Leben hing.

parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

Aber immer noch unter denen, die nicht lieben

ama yine de sevenler içinde sevmeyenler içinde

Schilder, auf denen „Hochspannung“ steht, sind häufig gelb.

"Yüksek voltaj" diyen tüm işaretler çoğu kez sarıdır.

Hilf denen, die sich selbst nicht helfen können.

Kendilerine yardımı dokunamayanlara yardım edin.

Ich denke, dass wir mit denen fertigwerden könnten.

Onları yenebileceğimizi düşünüyorum.

Wir haben denen, so gut es ging, geholfen.

Onlara yardım etmek için elimizden geleni yaptık.

Er gehört nicht zu denen, die leicht aufgeben.

O kolay pes eden bir tip değildir.

Tom verglich seine Antworten mit denen von Mary.

Tom cevaplarını Mary'ninki ile karşılaştırdı.

Tom gab einen großen Teil seiner Zeit dafür hin, denen zu helfen, denen es weniger gut ging als ihm.

Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.

Da sind etwa 40 Kalorien in jeder von denen.

Hepsinde yaklaşık 40 kalori olduğu söylenebilir.

Was ist mit denen, die nicht unsere Ressourcen haben?

Peki bizim sahip olduğumuz kaynaklara sahip olmayanlar?

Wer sagt das? Wir wollten keinen Cent von denen.

Kim söyledi bunu sana? IMF'den tek kuruş istemedik.

Es gibt Fälle, in denen Ehrlichkeit sich nicht auszahlt.

Dürüstlüğün ödemediği durumlar vardır.

Ich habe viele Freunde, mit denen ich reden kann.

Konuşabileceğim çok sayıda arkadaşım var.

Ich weiß Dinge, von denen du keine Ahnung hast.

Bilmediğin şeyleri biliyorum.

Warum hast du dich bereit erklärt, denen zu helfen?

Neden onlara yardım etmeyi kabul ettin?

In denen Abstand zu Anderen nur schwer einzuhalten ist."

...kamusal alanlarında bez yüz maskelerini kullanmanızı öneriyor."

Er hat keine Freunde, mit denen er spielen könnte.

Onun birlikte oynayacak hiç arkadaşı yok.

Tom hat keine Freunde, mit denen er spielen könnte.

Tom'un oynamak için hiç arkadaşı yok.

Gibt es irgendwelche Schwierigkeiten, von denen ich wissen sollte?

Hiç hakkında bilmem gereken sorunlar var mı?

- Was machst du mit denen?
- Was macht man damit?

Bunlarla ne yapıyorsun?

Liebet eure Feinde, tuet wohl denen, die euch hassen.

Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın.

Anna hatte keine Freunde, mit denen sie spielen konnte.

Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.

Er hat keine Freunde, mit denen er reden kann.

Onun hiç konuşacak arkadaşı yok.

Tom ist einer der wenigen, denen ich vertrauen kann.

Tom güvenebileceğim birkaç kişiden biridir.

Tom hatte keine Freunde, mit denen er spielen konnte.

Tom'un oynayacak arkadaşı yok.

Toms Probleme sind nichts im Vergleich zu denen Marias.

Tom'un sorunları Mary'ninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.

- Ich gehöre nicht dazu.
- Ich gehöre nicht zu denen.

Onlardan biri değilim.

Tom hat keine Freunde, mit denen er reden kann.

Tom'un konuşacak arkadaşı yok.

Sei nicht traurig. Vielleicht sind diejenigen, von denen du denkst, dass du sie verloren hast, die, vor denen du gerettet wurdest.

Üzme o güzel canını kaybettim sandıkların kurtulduklarındır belki, bilemezsin.

Und als hydroponische Gärten dienen, in denen Algen wachsen können

ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

Colugos haben sehr große Augen, mit denen sie Ausschau halten.

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

Mich immun gegen Standpunkte machten, denen ich nicht unbedingt zustimmte,

hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,

Einige Länder, in denen Fledermäuse auf natürliche Weise beschädigt werden

bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

Er hat keine engen Freunde, mit denen er reden kann.

Konuşacak yakın arkadaşları yok.

Wer sind die Leute, mit denen ich sie gesehen habe?

Onunla gördüğüm insanlar kim?

Und denen von Menschen, die gerne an den Strand möchten.

ve insanların hareketi çünkü sahile gitmek istiyorlar.

Wir haben viele Probleme, mit denen wir uns befassen müssen.

İlgilenecek bir sürü sorunumuz var.

Es gibt Orte, an denen so etwas immer wieder vorkommt.

Bu tür şeylerin her zaman olduğu yerler vardır.

Tom hat ein paar Bankkonten, von denen Maria nichts weiß.

Tom'un Mary'nin bilmediği birkaç banka hesabı var.

Die Leute, mit denen ich arbeite, sind alle sehr nett.

Birlikte çalıştığım insanlar hepsi çok nazik.

Zwischen denen herrscht auf jeden Fall mehr als nur Freundschaft.

Onlar kesinlikle sadece arkadaştan daha fazlasıdırlar.

- Was hast du ihnen erzählt?
- Was hast du denen gesagt?

Onlara ne söyledin?

Er wird immer von denen erinnert werden, die ihn geliebt haben.

Onu seven bizler tarafından hep hatırlanacak.

Und wir haben eines der Tiere gefunden, nach denen wir suchen.

ve aradığımız yaratıklardan birini bulmamı sağladı.

Und vermutlich gibt es dort Welten, in denen kein Leben beginnt.

ayrıca tahminen üzerinde yaşamın hiç başlamayacağı gezegenler var.

Verursacht durch die Gravitationskraft der Planeten, in denen es sich befindet

içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı

Es gibt Beispiele, denen wir begegnen. Mal sehen, ob Sie wollen

Karşımıza çıkan örnekler var bir bakalım isterseniz

Ruf die Polizei und sage denen, was du mir gesagt hast!

Polisi ara ve bana anlattıklarını onlara da anlat.

Anwälte und Automechaniker sind die Leute, denen ich am wenigsten vertraue.

Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.

Ist irgendwer von denen, die wir eingeladen haben, noch nicht da?

Davet ettiğimiz henüz gelmeyen biri var mı?

Welche Dörfer sind es, in denen Ihre Sprache noch gesprochen wird?

Senin dilinin hâlâ konuşulduğu köyler hangisi?

Die Zukunft gehört denen, die an die Schönheit ihrer Träume glauben.

Gelecek, rüyalarının güzelliğine inananlara aittir.

Ich gehöre zu denen, die dieses Gefühl nur zu gut kennen.

Bu duygunun ne demek olduğunu çok iyi bilenlerdenim.

Könnte jemand deutsche Beispielsätze schreiben, in denen das Wort „Beispiel“ vorkommt?

Biri "Beispiel" kelimesini kullanarak Almancada örnek bir cümle yapabilir mi?

Ebenfalls gibt es Länder, in denen die freie Rede eingeschränkt ist.

Ayrıca ifade özgürlüğünün sınırlı olduğu ülkeler var.