Translation of "Kamen" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Kamen" in a sentence and their turkish translations:

Sie kamen zurück.

Onlar geri geldiler.

Sie kamen rein.

Onlar içeriye geldiler.

Fast alle kamen.

Neredeyse herkes geldi.

Tom kamen Zweifel.

Tom tereddüt etmeye başladı.

Dann kamen wir darauf,

Çareyi bulduk.

Alle kamen erfolgreich heraus

hepsinde de başarıyla çıkıyordu üstelik

Sie kamen zur Arbeit

çalışmaya gelmişlerdir

Die kamen letzte Woche.

Onlar geçen hafta geldiler.

Diese kamen für dich.

Bunlar senin için geldi.

Sie kamen nie zurück.

Onlar asla geri gelmedi.

Sie kamen zum Einverständnis.

Onlar bir anlaşmaya vardı.

Sie kamen nach Hause.

Onlar eve geldi.

Sie kamen getrennt an.

Onlar ayrı ayrı geldi.

Die Sterne kamen hervor.

Yıldızlar çıktı.

Die Schritte kamen näher.

Ayak sesleri daha da yaklaştı.

- Wir kamen zur selben Zeit an.
- Wir kamen gleichzeitig dort an.

Oraya aynı zamanda vardık.

Und dann kamen die Samariter.

Ve o anda İyiliksevenler devreye girdi.

Bis wir ins Gefängnis kamen.

çünkü hemen sonrasında tutuklandık.

34 Menschen kamen ums Leben

34 kişinin hayatını yitirmesi

Aber wir kamen aus Zentralasien

Fakat biz Orta Asya'dan geldik

Als diese gewaltigen Stürme kamen,

Yani o dev fırtınalar gelince,

Die Flugzeuge kamen nacheinander an.

Uçaklar birbiri ardına geldi.

Seine Eltern kamen aus Deutschland.

- Anne babası Almanya'dan geliyor.
- Ebeveynleri Alman.

Wir kamen, um zu spielen.

Biz oynamak için geldik.

Zur Konfirmation kamen viele Verwandte.

Birçok yakınlar onay için geldi.

Toms Vorfahren kamen aus Afrika.

Tom'un ataları Afrikadan geldi.

Drei Arbeiter kamen ums Leben.

Üç işçi öldü.

Trotz des Regens kamen sie.

Onlar yağmura rağmen geldiler.

Gestern kamen sie hier an.

Onlar dün buraya geldi.

Die zwei kamen zusammen zurück.

Onlardan ikisi birlikte geri geldi.

Dreizehn Amerikaner kamen ums Leben.

On üç Amerikalı öldürüldü.

Wir kamen später nach Hause.

- Biz eve geç geldik.
- Eve geç vardık.
- Eve geç geldik.
- Biz eve geç vardık.

Deinetwegen kamen wir zu spät.

Senin yüzünden geç kaldık.

- Sie sind gekommen.
- Sie kamen.

Geldiler.

- Die Kunden kamen einer nach dem andern.
- Die Kunden kamen wie am Schnürchen.

Müşteriler birbiri ardına geldi.

- Vier Familien kamen im Feuer ums Leben.
- Vier Familien kamen bei dem Feuer um.

Yangında dört aile öldürüldü.

Langsam kamen die Sterne zum Vorschein.

Yıldızlar görünmeye başlıyordu.

Junge Leute kamen scharenweise nach Südkalifornien.

Genç insanlar güney Kaliforniya'ya akın etti.

Die Ferien kamen schließlich zum Ende.

Sonunda tatil günleri sona erdi.

Wir kamen vorgestern in Osaka an.

Evvelsi gün biz Osaka'ya vardık.

Ein paar andere Jungs kamen daher.

Diğer bazı çocuklar birlikte geldi.

Beide kamen im selben Moment an.

Onların her ikisi de aynı anda geldiler.

Die Reisenden kamen aus vielen Ländern.

Birçok ülkeden gezgin geldi.

Wir kamen etwas zu spät an.

Biz biraz geç vardık.

Sie kamen nie hinter die Wahrheit.

Gerçeği asla ortaya çıkaramadılar.

Tom und Maria kamen getrennt an.

Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.

Schließlich kamen wir im Dorf an.

Sonunda, köye vardık.

Alle kamen mit dem Schrecken davon.

Herkes yara almadan kurtuldu.

Schließlich kamen wir am See an.

Sonunda göle ulaştık.

Sie kamen mit Kind und Kegel.

Onlar çanta ve bagajla geldiler.

Aus den Vororten kamen besorgniserregende Nachrichten.

Varoşlardan korkutucu haber geldi.

Sie kamen gleichzeitig in Paris an.

Onlar aynı anda Paris'e vardılar.

Fast 3000 Menschen kamen ums Leben.

Yaklaşık üç bin kişi öldü.

Sie kamen sehr gut miteinander aus.

Onlar çok iyi geçindiler.

Die Haie kamen direkt in den Spalt.

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

Zwei Drittel der Studenten kamen zur Besprechung.

Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

Es kamen nicht mehr als fünfzig Leute.

- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
- En fazla 50 kişi geldi.

Sie kamen gerade so über die Runden.

Onlar kıt kanaat geçinebiliyorlardı.

Sie kamen einer nach dem anderen hierher.

Onlar art arda buraya geldiler.

- Einige kamen zu spät.
- Einige verspäteten sich.

Bazı insanlar geç kalmıştı.

- Vierzig Leute kamen.
- Vierzig Leute waren anwesend.

Kırk kişi katıldı.

Ziemlich viele Leute kamen zu der Party.

Partiye epeyce insan geldi.

Viele Leute kamen zu spät zum Konzert.

Birçok kişi konsere geç kalmıştı.

Die Rettungskräfte kamen zwei Stunden zu spät.

Kurtarma ekipleri iki saat geç geldi.

Wir kamen uns mit jedem Tage näher.

Biz her gün yakınlaştık.

Sie kamen am Fuße des Berges an.

Onlar dağın eteğine geldiler.

Sie kamen beide zu spät hier an.

Onların her ikisi de buraya geç geldi.

Wie viele Personen kamen gestern zum Zoo?

Dün hayvanat bahçesine kaç kişi geldi?

Zwei Drittel der Studenten kamen zum Treffen.

Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

Tom und ich kamen gleichzeitig dort an.

Tom ve ben oraya aynı zamanda vardık.

Wir kamen dort vor der Mittagsstunde an.

Biz öğleden önce oraya vardık.

Viele Leute kamen gestern zu dem Treffen.

Dün toplantıya birçok kişi geldi.

Tom und Bill kamen zu unterschiedlichen Schlüssen.

Tom ve Bill birbirlerinden farklı sonuçlara ulaştılar.

Wir kamen in einem günstigen Hotel unter.

Biz pahalı olmayan bir otelde kaldık.

Es kamen auch drei Zivilisten ums Leben.

Ayrıca üç sivil öldürüldü.

- Sie sind nie gekommen.
- Sie kamen nie.

- Onlar hiç gelmediler.
- Onlar hiç gelmedi.

Die Mädchen kamen sich in die Wolle.

Kızlar kavga etmeye başladı.

Diese politischen Ideen kamen in Indien auf.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

Wir kamen um fünf am Bahnhof an.

Biz beşte istasyona vardık.

Wir kamen am Morgen des Siebten an.

Yedinci günün sabahında vardık.

Tom und Maria kamen gut miteinander aus.

Tom ve Mary çok iyi geçindiler.

Nach langer Reise kamen wir endlich an.

Uzun bir yolculuktan sonra nihayet vardık.

Wir kamen vom Regen in die Traufe.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk.

Wir kamen um Mitternacht in Boston an.

Boston'a gece yarısı vardık.

- Mindestens 31 Menschen kamen bei dem Ausbruch ums Leben.
- Mindestens 31 Menschen kamen beim Vulkanausbruch ums Leben.

Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.

Einige der Schüler kamen zu spät zur Schule.

Bazı öğrenciler okula geç kaldılar.

Bei dem Absturz kamen vierhundert Passagiere ums Leben.

Kazada 400 kadar yolcu öldü.

Die Dorfbewohner kamen lange Zeit ohne Elektrizität aus.

Köylüler uzun süredir elektriksiz yaptılar.

Trotz des dichten Verkehrs kamen wir pünktlich an.

Yoğun trafiğe rağmen zamanında vardık.

Das Fährschiff ging unter und alle kamen um.

Tekne battı ve herkes öldü.

Wir kamen etwa eine Dreiviertelstunde nach Sonnenuntergang an.

Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.

Es kamen nur sechs Leute zu der Feier.

Partiye sadece altı kişi geldi.

Bei dem Flugzeugunfall kamen viele Menschen ums Leben.

Birçok kişi uçak kazasında öldü.

Wir kamen an einem Hotel in Rom an.

Roma'da bir otele vardık.

Sie kamen im Sommer des Jahres 1847 an.

1847'nin Yazında geldiler.

Die Eltern von Al Smith kamen aus Irland.

Al Smith'in ebeveynleri İrlanda'dan geldi.