Examples of using "Käme" in a sentence and their turkish translations:
Onun yalnız geleceğini düşündüm.
Tom'un gelmeyeceğini düşündüm.
Tom Mary'nin burada olmayacağını söyledi.
Tom Mary'nin geri geldiğini düşündü.
Tom sana ne zaman geleceğini söyledi mi?
O gelmekten mutluluk duyacağı şeklinde yanıtladı.
Onun geleceğini umuyordum.
Onun gelmesini umuyordum.
Tom ne zaman burada olacağını sana söyledi mi?
Tom geleceği konusunda bana söz verdi.
Onun gelmesine çok sevinirim.
Tek başına geleceğine dair fikrim var.
Tom'un burada olacağıma dair hiçbir fikri yoktu.
Tom asla buraya geri gelmeyeceğini söylüyor.
Tom kimle geliyor olacağını söyledi mi?
Tom yarın gelmeyi tercih ettiğini söyledi.
Tom onun olacağını öngördü.
Tom geleceğini düşünmemiştim.
Tom, Mary'nin orada olmasını beklemiyordu.
Tom bana geri gelmeyeceğini söyledi.
Tom Boston'a gelmemi istemiyordu.
Bunun olmasını az çok bekliyordum.
Tom'un geldiğine dair seni uyardım.
Tom geleceğimi bildiğini söyledi.
Keşke fötr şapka modaya uygun geri gelse.
Tom'un gelmeyeceğini sana ne düşündürdü?
Tom Mary'nin ne zaman eve döneceğini bilmek istedi.
Yüz dolar ile halledebilirim.
Tom Mary'nin gerçeği bulamayacağını umuyordu.
Onun geleceğini düşündüm.
Sanki bu öğleden sonra mesih geliyormuş gibi hayatlarımızı yaşamamız gerekir.
Tom bugün burada olmayacağını söylemek için aradı.
Tom'un hapishaneden çıkmasını hiç beklemiyordum.
Karım gelinceye kadar istasyonda beklemeye karar verdim.
O cennete gitmeyi umursamadı.
Seninle gidebilmeyi gerçekten isterdim ama gidemiyorum.
Adam karısı gelinceye kadar istasyonda beklemeye karar verdi.
Onun bizim düğünümüze geleceğine olmuş gözüyle bakıyorum.
Bir konuşma yapsan ve hiç kimse gelmese ne olur?
O, yapması gereken şeyleri olduğunu ve sonra geri döneceğini söyledi.
Keşke bu yazılımı nasıl yükleyeceğimi bilebilsem.
Onun gelip gelmediğini merak ederek pencereden dışarıya baktım.
Bunun olacağını biliyordum.
Çocuk kaçıran yalnız gelmezsem Tom'u öldüreceğini söyledi.
Tom geleceğini söyledi.
Tom gelmek için söz verdi ama henüz gelmedi.
Tom şimdi burada yürüse ne olacağını merak ediyorum.
Tom, bugün gelemeyeceğini söylemek için patronunu aradı.
Tom otobüsten indi ve Mary'nin gelmesini ve onu almasını bekledi.
Sanki yağmur yağacak gibi görünüyor.
Başka birinin gelip gelmeyeceğini görmek için bir süre takıldım.
Tom Mary'nin ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyordu.
Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.
Tom ve Mary, yalnızca Almanca konuşurlarsa polisin onları yakalayamayacağını düşündüler.
Tom Mary'nin kalmak için eve geri döndüğünü duyduğunda kulaklarına güçlükle inandı.
Laura son dakikada sadece arkasını dönmek ve kaçmak için yaklaşıyor numarası yaptı.
Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.
Tom hep sınıfta uyur. Sanki okula sadece uykusunu almaya geliyormuş gibidir.
Keşke fikirlerim ağzımdan fiş basılır gibi çıksa.
Tom tayfunun evine zarar vermesinden korkuyordu.
Tom "anglophobia"'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.
Bir fincan kahveye ne dersin?
- Bir fincan çay içmek ister misin?
- Bir fincan çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mıydın?
Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.
Tom "Doğum günün kutlu olsun" şarkısını söylemeye restorana gelmesi için ünlü bir şarkıcıya on bin dolar verdi.
Beş yaşından büyük olması mümkün olmayan, genç bir çocuk Tom'a postaneye nasıl gideceğini sordu.
Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.