Translation of "Jedoch" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Jedoch" in a sentence and their turkish translations:

Das stimmt jedoch nicht.

Öyle değil.

jedoch helfen diese nicht langfristig.

ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

Dieser kleine Nager jedoch nicht.

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

Was, wenn ich Ihnen jedoch sage,

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey daha var.

Heute ist ihr Weg jedoch versperrt.

Fakat günümüzde yolları üzerinde engeller var.

Dein Herz jedoch, kann Liebe brechen.

Ama aşk kalbinizi kırabilir.

Nattō riecht furchtbar, schmeckt jedoch vorzüglich.

" Natto " berbat kokuyor, ama lezzetli.

In diesem Moment wurde mir jedoch klar,

Ama o an anladım ki

Google ist jedoch nicht nur eine Suchmaschine.

Ama Google sadece arama motoru değil.

Ich habe ihn gesucht, jedoch nicht gefunden.

Aradım ama onu bulmadım.

Experten behaupten jedoch, Nashörner seien keine geborenen Killer.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Der Text ist jedoch von hinten nicht sichtbar

ama arka tarafından bakıldığında yazı gözükmez

Eine der häufigsten Kleidungsstücke ist jedoch die Abaya

Yine de ortak kıyafetlerden bir tanesi ise ferace

Wurde jedoch vom Gewicht des feindlichen Feuers zurückgedrängt.

ancak düşman ateşinin ağırlığı ile geri püskürtüldü.

Die Schüler freuen sich, die Lehrer jedoch nicht.

Öğrenciler mutlu ama öğretmenler değil.

Maria ist Katholikin, ihr Freund jedoch ist Atheist.

Mary katolik, ama erkek arkadaşı ateist.

Er liebt das Glücksspiel, verliert jedoch für gewöhnlich.

Kumar oynamayı sever ama genelde kaybeder.

Tatsächlich reicht sie jedoch tief in den Körper hinein.

fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

Die mutigeren wagen sich jedoch tiefer in die Stadt.

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

In der Dunkelheit ist es jedoch sehr viel besser.

Karanlıktaysa... ...çok, çok daha iyi görürler.

Die einzige Lichtquelle des Mondes war jedoch die Sonne

Oysaki Ay'ın tek ışık kaynağı Güneş'ti

In diesem Fall können wir jedoch nichts anderes beweisen

Fakat bu durumda aksini ispatlayamıyoruz

, versäumte es jedoch, die Angelegenheit mit Napoleon zu besprechen.

ancak Napolyon ile meseleyi çözemedi.

Die allgemeine Situation in Spanien verschlechterte sich jedoch stetig.

Ancak İspanya'daki genel durum giderek kötüleşiyordu.

Jemand sagte etwas, ich konnte es jedoch nicht verstehen.

Birisi bir şey söyledi ama onu anlayamadım.

Unsere Feinde jedoch wünschen, dass wir keinen Erfolg haben.

Ancak düşmanlarımız ise muvaffakiyetsiz olmamızı ister.

Sie suchte ihre Kinder, konnte sie jedoch nirgends finden.

Çocuklarını aradı ama hiçbir yerde onları bulamadı.

Sehen Sie sich jedoch dieses Video noch einmal an.

Bu videoya tekrar bakın yine de

Ein Apfel schwimmt im Wasser, eine Birne jedoch nicht.

Bir elma suda yüzecektir, bir armut yüzmeyecektir.

Tom liebte Maria, welche ihn jedoch gar nicht liebte.

Tom Mary'yi seviyordu, ki o onu hiç sevmiyordu.

Tom und Maria sind beide verheiratet, jedoch nicht miteinander.

Tom ve Mary'nin her ikisi de evlidirler ama birbirleriyle değil.

Ich versuchte Tom dazu zu überreden, jedoch ohne Erfolg.

Tom'u bunu yapmaya ikna etmeye çalıştım ama edemedim.

Tom wünscht sich noch ein Kind, Maria jedoch nicht.

Tom bir bebeğe daha sahip olmak istiyor ama Mary istemiyor.

Dies reicht jedoch nicht aus, um das Türkentum zu zerstören

ama bu yetmiyor Türklüğü de yok etmeye çalışıyor

Die alten türkischen Bräuche bleiben jedoch in ländlichen Gebieten bestehen.

Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor

Der schlimmste Nachteil war jedoch die von ihm verwendete Methode

Fakat en kötü dez avantajı ise kullandığı yöntemdi

Napoleon war jedoch von Davouts Auftritt in Ägypten überzeugt worden;

Ancak, Napolyon, Davout'un Mısır'daki performansıyla kazanılmıştı;

Wenn Sie jedoch Google bezahlen, können Sie problemlos Personen erreichen.

Fakat siz Google'a para öderseniz insanlara kolaylıkla ulaştırabilirsiniz.

Sie sieht jung aus, ist in Wirklichkeit jedoch über vierzig.

O, genç görünüyor ama aslında kırk yaşın üstünde.

Sie war in mich verliebt, ich jedoch nicht in sie.

O bana aşıktı ama ben ona aşık değildim.

Der Satz ist korrekt; ich würde ihn jedoch anders formulieren.

Cümle doğru ama onu farklı bir biçimde ifade edebilirdim.

Ich spreche zwar kein Französisch, verstehe es jedoch ein wenig.

Fransızca konuşmuyorum ama onu biraz anlayabiliyorum.

- Tom warf mit einem Stein nach Maria; der traf sie jedoch nicht.
- Tom warf einen Stein nach Maria, der sie jedoch nicht traf.

Tom Mary'ye bir taş attı ama bu onu incitmedi.

Es war eine Warnung zu verschwinden, die sie jedoch nicht verstanden.

Uzaklaşmaları için uyarıyordu ama mesajı almadılar.

Es ist jedoch nicht das einzige Virus, das lebende Fledermäuse enthält

ama tek virüs barındıran canlı yarasa değildir

Die Gesellschaft ist jedoch aufgrund der kulturellen Komplexität immer noch gespalten

Fakat toplum hala daha kültür karmaşasından kaynaklı bölünme gösteriyor

Die Prinzessin jedoch verschanzte sich im Zimmer und kam nicht heraus.

Ancak prenses odasında barikat kurdu ve çıkmadı.

Du sagtest, es gäbe drei, ich konnte jedoch nur zwei finden.

Üç tane olduğunu söyledin ama ben sadece iki tane bulabildim.

Tom war kurz davor, sich zu beschweren, entschloss sich jedoch dagegen.

Tom şikayet etmek üzereydi ama aleyhte karar verdi.

In Deutschland ist er eine Größe, in Amerika jedoch völlig unbekannt.

O, Almanya'da yıldızdır ama Amerika'da tamamen bilinmez.

Sie erzählte ihm einen Witz, den er jedoch nicht lustig fand.

O ona bir fıkra anlattı fakat o komik olduğunu düşünmedi.

- Tom liebte Maria, sie jedoch ihn kein bisschen.
- Tom liebte Maria, welche ihn jedoch gar nicht liebte.
- Tom liebte Maria, doch die liebte ihn gar nicht.

Tom Mary'yi seviyordu ama Mary ondan hiç hoşlanmadı.

Viel zu oft streben wir nach Perfektion, fangen jedoch nie etwas an,

Çoğu zaman mükemmelliği hedefleriz ancak hiçbir zaman bir şey yapmayız

Bald wird sie jedoch nicht mehr da sein, um ihn zu beschützen.

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

Heute scheint der Mond jedoch hell. Die Flamingos haben also eine Chance.

Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.

Du sagtest zwar, das sei Rind; ich halte es jedoch für Schwein.

Onun sığır olduğunu söyledin. Ancak, sanırım o domuz.

Viele Leute interessieren sich für Autos; ich mache mir jedoch nichts daraus.

Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.

Wir wissen jedoch, dass wir sehr wenig über die Geschichte der Menschheit wissen

fakat bildiğimiz bir şey var o da insanlık tarihi hakkında çok az şey bildiğimizdir

Gewöhnlich stehe ich um sechs auf, heute bin ich jedoch um acht aufgestanden.

Genellikle saat altıda kalkarım ama bugün saat sekizde kalktım.

Der gesunde Menschenverstand sagt uns jedoch, dass es hierfür keine einfache Lösung gibt.

Bununla birlikte, sağduyu bize kolay bir çözüm olmadığını söylüyor.

Tom war von bescheidener Herkunft, wurde jedoch einer der reichsten Männer des Landes.

Tom'un mütevazı bir geçmişi vardı ama o ülkenin en zengin adamlarından biri haline geldi.

Alle Hunde sind Tiere. Jedoch bedeutet das nicht, dass alle Tiere Hunde sind.

Bütün köpekler hayvandır. Yine de bu bütün hayvanların köpek olduğu anlamına gelmez.

Es gibt mehrere gute Abwehrmittel gegen die Versuchung, das sicherste jedoch ist Feigheit.

Günaha karşı birkaç iyi koruma vardır ama en emini korkaklıktır.

Ein Positron ist ein Teilchen ähnlich einem Elektron, jedoch mit einer positiven Ladung.

Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.

Es wurde jedoch beobachtet, dass Soult jetzt weniger geneigt war, sich feindlichem Feuer auszusetzen

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

Sie können sagen, dass das keine große Rolle spielt. Dem ist jedoch nicht so.

Bunun çok önemli olmadığını söyleyebilirsin ama aslında öyle.

Gemäß der Wettervorhersage hätte es gestern Sturm geben können. Dazu kam es jedoch nicht.

- Hava durumuna göre dün bir fırtına olabilirdi. Ama olmadı.
- Dünkü hava durumuna göre fırtına olacaktı. Ama olmadı.
- Dünkü hava durumuna göre fırtına çıkacaktı. Ama çıkmadı.

Man kann sich der Invasion durch Armeen widersetzen; nicht jedoch der Invasion von Ideen.

Orduların istilasına karşı konulabilir, fikirlerin istilasına karşı konulamaz.

Bei diesen Kopfhörern sind die hohen Töne ansprechend, die tiefen jedoch nicht sehr kräftig.

Bu kulaklığın tizleri güzel ama bassları çok kuvvetli değil.

Er begleitete den König auf seiner Flucht in die Niederlande, wurde jedoch vom königlichen Hof

Krala Hollanda'ya uçarken eşlik etti, ancak kraliyet mahkemesi tarafından

Als jedoch die Nachricht von der katastrophalen Niederlage Frankreichs in Vitoria eintraf, schickte Napoleon Soult

Ancak Fransızların Vitoria'daki feci yenilgisinin haberi geldiğinde, Napolyon, Soult'u kontrolü

Jüngste Entdeckungen legen jedoch nahe, dass die Geschichten von König Hrolf tatsächlich eine Grundlage haben.

Ancak son keşifler, Kral Hrolf'un hikayelerinin aslında bir temeli olduğunu gösteriyor.

- Aber ich kann das Telefon nicht handhaben.
- Ich kann jedoch nicht mit dem Telefon umgehen.

Fakat telefonu kullanamıyorum.

- Tom liebt Maria, sie ihn jedoch nicht.
- Tom liebt Maria, doch sie liebt ihn nicht.

Tom Mary'yi seviyor ama o onu sevmiyor.

1810 schloss er sich Marschall Masséna für die Invasion Portugals an, lehnte es jedoch zutiefst ab

1810'da Portekiz'in işgali için Mareşal Masséna'ya katıldı, ancak komutası altına alınmaktan

Wie genau das Feuer begann, wurde nie bestimmt. Es war jedoch höchstwahrscheinlich ein Funke durch beschädigte

Yangının nasıl başladığı kesin olarak belirlenemedi: ama büyük olasılıkla

Toms andauernde Streitlust ärgert einige seiner Mitschüler. Die meisten haben jedoch gelernt, ihn einfach zu ignorieren.

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

Meiner Erfahrung nach ähnelt die Liebe dem Kastanienhonig. Sie ist süß, hinterlässt jedoch einen bitteren Nachgeschmack.

Benim deneyimlerimden, aşk kestane balı gibidir. O tatlıdır ama acı bir tat bırakır.

Dieses Thema ist in der Vergangenheit bereits heiß diskutiert worden. Es wurde jedoch keine Einigung erzielt.

Bu konu geçmişte zaten sıcak bir şekilde tartışılmış ancak anlaşmaya varılamamıştır.

- Takeshi ist gekommen, aber er ist nicht lang geblieben.
- Takeshi kam zwar, blieb jedoch nicht lange.

- Takeshi geldi ama uzun kalmadı.
- Takeshi gelmesine geldi ama uzun kalmadı.

Sie kaufte ihm einen Hund; weil er jedoch eine Hundeallergie hatte, musste dieser wieder weggegeben werden.

Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.

- In Japan sind das Frühlings- und das Herbstäquinoktium nationale Feiertage, das Sommer- und das Wintersolstitium jedoch nicht.
- In Japan sind die Frühlings- und die Herbst-Tagundnachtgleiche nationale Feiertage, die Sommer- und die Wintersonnenwende jedoch nicht.

Japonya'da ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ulusal bayramdır ama yaz ve kış gündönümleri değildir.

Tom warnte Maria, dass Johannes nur Ärger machen würde; sie schlug seine Warnung jedoch in den Wind.

Tom John'un beladan başka bir şey olmadığı konusunda Mary'yi uyardı, o onun uyarısını görmezden geldi.

Die Dinge stehen so, dass viele Schüler zwar ein Wörterbuch besitzen, jedoch nicht richtig damit umzugehen wissen.

Şimdi olduğu gibi birçok okul çocuğu bir sözlüğe sahiptir ama onunla ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorlar.

Maria glaubte, Tom sei nicht auf der Halloweenfeier; tatsächlich beobachtete er sie jedoch heimlich durch seine Werwolfsmaske.

Mary Tom'un cadılar bayramı partisinde olmadığını düşündü ama aslında o onu kurt adam maskesinin arkasından gizlice izliyordu.

Tom wollte seinen Schwimmanzug gegen einen größeren umtauschen; der Verkäufer sagte ihm jedoch, dass das nicht gehe.

Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi.

- Obgleich Tom ein Sprachwissenschaftler ist, spricht er keine Fremdsprachen.
- Ein Sprachwissenschaftler zwar, spricht Tom jedoch keine Fremdsprachen.

Tom bir dilbilimci olmasına rağmen herhangi bir yabancı dili konuşmaz.

Wenn wir jedoch keine Behandlung erhalten und die richtigen Bedingungen nicht erfüllen, kann dies zu einer Lungenentzündung führen

fakat tedavi olmazsak, uygun şartları sağlamazsak zatürre'ye çevirebilir

- Tom liebte Maria, welche ihn jedoch gar nicht liebte.
- Tom liebte Maria, doch die liebte ihn gar nicht.

Tom Mary'yi seviyordu, ki o onu hiç sevmiyordu.

Er sagt, er habe nichts gesehen. Ich glaube jedoch nicht, dass das, was er sagt, die Wahrheit ist.

O bir şey görmediğini söylüyor. Fakat onun söylediğinin doğru olduğuna inanmıyorum.

- Ich wäre gerne mitgekommen, jedoch hatte ich keine Zeit.
- Ich wäre gerne mitgekommen, aber ich hatte keine Zeit.

Seninle gelmek isterdim ama vaktim yoktu.

Türkisch und English sind sehr verschieden. Zum Beispiel gibt es im Türkischen keine Geschlechterdiskriminierung, im Englischen jedoch schon.

Türkçe ile İngilizce çok farklıdırlar. Örneğin Türkçede cinsiyet ayrımı yoktur, İngilizcede vardır.

Tom konnte Maria schon seit Jahren gut leiden; irgendwann wandelten sich seine Gefühle zu ihr jedoch in Liebe.

Tom yıllarca Mary'den hoşlandı ama bir noktada onun için hisleri aşka dönüştü.

Ich glaube, dass Tom, und nur Tom, das schafft. Manche glauben jedoch, dass auch Maria das schaffen würde.

Tom'un ve sadece Tom'un onu yapabileceğini düşünüyorum. Fakat bazı insanlar onu Mary'nin de yapabileceğini düşünüyorlar.

Doch Soult marschierte mit 20.000 Männern nach Norden und eroberte Badajoz… zog sich jedoch zurück, als er die Nachricht

ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

Wie Marschall Ney widersetzte er sich zunächst Napoleons Rückkehr aus dem Exil, sah jedoch, in welche Richtung der Wind

Mareşal Ney gibi, başlangıçta Napolyon'un sürgünden dönüşüne karşı çıktı, ancak rüzgarın hangi yönden estiğini gördü

Ich kann dich nicht davon abhalten, meine Geheimnisse zu verraten. Ich flehe dich jedoch an, es nicht zu tun.

Seni sırlarımı açığa vurmaktan vazgeçiremem. Ancak, yapmaman için yalvarıyorum.

Tom bot Maria an, dass er ihren Koffer trüge, das wollte sie jedoch, teilte sie ihm mit, selber tun.

Tom, Mary'ye valizini taşımayı teklif etti ama Mary, valizi kendisinin taşımak istediğini söyledi.