Examples of using "Gewohnt" in a sentence and their turkish translations:
Nerede kaldın?
Buna alışkınsın, değil mi?
Burada yaşadın mı?
Onlar burada yaşadılar mı?
Ben burada yaşadım.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
Nerede yaşadın?
- Ben buna alışığım.
- Bu alışık olduğum bir şeydir.
- Ben alışığım buna.
O erken kalkmaya alışkındır.
Boston'da nerede kaldın?
Tom zor işe alışkın.
Daha önce burada yaşadın mı?
O, işe alışıktır.
Çok çalışmaya alışkındır.
O, zor işe alışkındır.
Orada yaşardım.
Bu Tom'un yaşadığı yer.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
Erken kalkmaya alışkın değilim.
Böyle bir davranışa alışık değilim.
Hangi evde yaşadın?
O erken kalkmaya alışkındır.
O seyahat etmeye alışkın.
O, erken kalkmaya alışkındır.
Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.
Erken kalkmaya alışkınım.
O, oturmaya alışkındır.
Tom uzun süre Boston'da yaşadı.
Artık yaz sıcaklarına alıştım.
Tom şehir hayatına alışkın değil.
Tom her zamankinden daha erken geldi.
Zor işe alışkın değilim.
Amcamla birlikte kaldım.
Tom sabah erken kalkmaya alışkındır.
Biz bu evde oturduk.
Ben beklemeye alışkınım.
- Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.
- Bu adamlar zor işe alışkın.
John gece yarısına kadar yatmamaya alışık.
Tom’un nerede yaşadığını biliyorum.
Tom kazanmaya alışık.
Hâlâ bu kadar erken kalkmaya alışkın değilim.
Tom yalınayak yürümeye alışkın değildir.
Biz yine her zamanki gibi tweetlerimize devam ederiz
Buradaki insanlar soğuğa alışkındır.
Ben erken kalkmaya alışkın değilim.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.
Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.
Yalnız yaşamaya alışkınım.
Yalnız yemeğe alışkınım.
Çok çalışmaya alışkınım.
Gece geç saatlere kadar kalma alışkanlığım yok.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
Annem zor işe alışık değildir.
Bu tür işe alışkınım.
- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.
Daha önce hangi evde yaşadın?
O üç yıl Kobe'de yaşadı.
Ben yorgun olmaya alışkınım.
Geçen yıl Sanda City'de yaşadım.
- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.
Tom orada yaşadı.
Bir köyde yaşardım.
Bu tür zor işe alışkın değilim.
Yıllar boyunca Rheinland'da yaşadım.
O onun yakınında yaşardı.
Uzun süre İzlanda'da yaşadı.
Tom yalnız yaşamaya alışkındır.
Boston'da hiç yaşamadım.
Ben de Hamburg'da yaşıyordum.
- Kaybetmeye alışkın değilim.
- Yenilgiye alışık değilim.
Hayatımın çoğunu burada yaşadım.
Tom'a yakın yaşardım.
Hiç kırsal alanda yaşadın mı?
Musluk suyu içmeye alışkın değilim.
O, her zamankinden daha erken geldi.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
İngilizler kuyruklarda durmaya alışkın.
Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.
Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.
O yabancılarla konuşmaya alışkındır.
Tom'un nerede yaşadığını öğrendim.
Neden o Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşadı?
Tom'un eskiden nerede yaşadığını bilmiyorum.
Çabuk reaksiyon vermeye alışkınım.
Burada kimin yaşadığını bilmek istiyorum.
Bay Smith üç yıl Kyoto'da yaşadı.
O,tüm gece boyunca ayakta kalmaya alışık.