Examples of using "Gelassen" in a sentence and their turkish translations:
Sakin olun.
Sakin ol.
Yumuşak başlıyım.
Tom babacan.
Mike her zaman sakin kalır.
Tom yalnız bırakıldı.
Tom terk edildi.
Kapıyı açık mı bıraktın?
Kapı açık bırakıldı.
Tom sakin ve sabırlıdır.
Sakin ol ve rahat ol.
O gitmeme izin verdi.
- Tom yalnız bırakılmak istedi.
- Tom yalnız bırakılmayı istiyordu.
Masraflar düştü.
Ben yalnız bırakılmayı tercih ederim.
Nasıl bu kadar sakin olabilirsin?
Saatimi evde bıraktım.
Kapıyı kim açık bıraktı?
Pencereyi kim açık bıraktı?
Onu söylemeden bıraksan iyi olur.
O, pencereyi açık bıraktı.
Ön kapıyı kilitlemeden bırakmıştı.
Bu sayfa bilerek boş bırakılmıştır.
Ayakkabılarını nerede bıraktın?
Bisikletini nereye bıraktın?
Biraz mahremiyet istiyorum.
- O kapıyı açık bıraktı.
- O, kapıyı açık bıraktı.
Okuma gözlüklerimi nereye koydum?
Bana seçenek vermedin.
Sana yeterince zaman verdim mi?
Tom'u niçin yalnız bıraktın?
Yalnız bırakılmak ister misiniz?
Onlar Tom'u terk ettiler.
O beni terk etti.
Sözlüğümü alt katta bırakmışım.
Tom ceketini alt katta bıraktı.
O beni terk etti.
Cevaplanmamış üç soru bıraktım.
Tom gerçekten yalnız bırakılmak istiyor mu?
Tom sadece yalnız bırakılmak istiyor.
Onu evde bıraktığımı düşündüm.
Onu arabada bırakmış olabilirsin.
O, şemsiyesini trende bıraktı.
O, son sayfayı boş bıraktı.
Birisi pencereyi açık bırakmış olmalı.
- Belki de masanın üzerinde bıraktım.
- Belki de masanın üstünde bıraktım.
Tom bir artistik lisans aldı.
Saatimi evde bıraktım.
O, anahtarlarını arabada bıraktı.
Tom beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
Tom suyu açık bırakmış olmalı.
Tom anahtarlarını arabada bıraktı.
O, son sayfayı boş tuttu.
- Tom size çok seçenek bırakmadı.
- Tom sana fazla seçenek bırakmadı.
Tom yalnız bırakılmak istedi.
Kredi kartımı evde bıraktım.
Tom anahtarlarını bana bıraktı.
Biri suyu açık bırakmış olmalı.
Tom otelde çantamı bıraktı.
Arabayı nerede bıraktın?
Pencereyi açık bıraktın mı?
Tom korkmuştu ve yalnız bırakılmak istemedi.
En iyi arkadaşlarımdan biri beni yüzüstü bıraktı.
Onu masanın üstünde bırakmış olabilirim.
Oğlunu arabada yalnız bıraktı.
Şemsiyemi neredeyse trende bırakıyordum.
Sadece yalnız bırakılmak istiyorum.
O sadece yalnız bırakılmak istiyor.
- O sadece yalnız kalmak istiyor.
- O sadece yalnız bırakılmak istiyor.
Tom'un kendi şemsiyesini nerede bıraktığını biliyorum.
Cüzdanı evde unutmuş gibi görünüyorum.
Ha? Anahtarları nereye koydum?
Tom ve Mary yalnız bırakılmak istedi.
Ayakkabımı okulda bıraktım.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
O, arkadaşları tarafından terk edildi.
Tom Mary için biraz yiyecek bıraktı.
Yayaların yaya geçidinde öncelikleri vardır.
Tom yalnız bırakılmak istediğini söyledi.
O, yalnız kalınca mektubu açtı.
- Her şeyi denedim.
- Ben her şeyi denedim.
- Şu anda, Tom sadece yalnız bırakılmayı istiyor.
- Şu anda Tom sadece yalnız kalmak istiyor.
- Şu sıralar Tom sadece yalnız kalmak istiyor.
Tom ve Mary yalnız bırakılmak istediklerini söylediler.
Cüzdanını evde bıraktığını söyledi.
Tom yapmaması gereken bir şey yaptı.
Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
Dün gece kapıyı açık bırakan sen miydin?
Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,
Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.
Keşke şemsiyemi nereye bıraktığımı hatırlayabilsem.
Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamadı.
Tom yüzümü kara çıkardı.
Tom'un anahtarlarını nerede bıraktığı hakkında fikri yoktu.
Beni bıraktığında uçmayı öğrendim.
Sırt çantamı tren istasyonunda bozuk para dolabına bıraktım.