Examples of using "Fassen" in a sentence and their turkish translations:
Ona dokunmayın!
Tom bulunması zor.
Kısa ve öz olacağım.
Küçük çocuklar her şeye dokunmak ister.
- Tom şansına inanamıyor.
- Tom bu kadar şanslı olduğuna inanamıyor.
Bunu çok kısa yapacağız.
Tom şansına inanamadı.
Ben sağlıklı düşünemedim.
Bu inanılmaz!
içinizdeki bu huzuru gün içerisinde
Kelimeler onu açıklayamaz.
- Yakala onu.
- Onu yakalayın.
- Yakala onu!
- Onu yakala!
- Kelimeler onu açıklayamaz.
- Kelimeler yetersiz kalır.
Tom'u bulmaya çalışıyoruz.
Kısa tutmaya çalışacağım.
Tom, Maria! Aşağıya gelin çocuklar, yemek hazır.
Beni asla canlı ele geçiremeyeceksin!
Mary iyi şansına inanamadı.
Tom iyi şansına inanamadı.
Kısa tut.
Zaman ve para kaybı inanılmaz.
Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.
Tom duygularını kelimelere koyamadı.
Kelimeler acısını ifade etmede yetersiz kalır.
Davet edildiğimize inanamıyorum.
Davet edilmediğime inanamıyorum.
Bana bunu yaptığına inanamıyorum.
Bu onun kelimelere dökmek istemediği bir şeydi.
İnanması zor.
İnanması güç.
İpi fırlattım ve o onu yakaladı.
Zamanın ne kadar hızlı geçtiği inanılmaz.
Senin bunu kabul ettiğine inanamıyorum.
Kısa kesin.
Onu senin için yapacağına inanamıyorum.
Mary, Tom'un hala aç olduğuna inanamadı.
O, düşüncelerini sözlere çevirmede iyi değil.
Düşüncelerimi kelimelere dökmem zordur.
Beni tanımadığına inanamıyorum.
Ne kadar gerizekalı olduğuma inanamıyorum.
Onun bunu söylediğine inanamıyorum.
Ayrıca, bu kavramı daha geniş ölçüde düşünebileceğimizi düşünüyorum.
Fırsattan yararlanmalısın.
Neden kız arkadaşıma dokunuyorsun?
Neden erkek arkadaşıma dokunuyorsun?
Sonunda Tom'u bulduğuma inanamıyorum.
O fahişe için beni terk ettiğine inanamıyorum!
Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.
Bunlara dokunmayın.
Bana dokunma.
- Bunu arkamdan yaptığına inanamıyorum!
- Arkamdan bunu yaptığına inanamıyorum.
Kendi erkek kardeşini tanımadığına inanamıyorm.
Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
Parayı kim çaldıysa yakalanmalı, onu geri ödetmeli ve hapse atılmalıdır.
Hiçbir şeye dokunma.
Tom, Mary'nin cuma gecesi gerçekten onunla çıkacağına tamamen inanamıyor.
Kelimeler mutluluğumu tarif edemez.
Tom Mary'nin gerçekten bu kadar aptalca bir şey yapacağına inanamadı.
- Bir karar almak zorundayız.
- Karar vermemiz gerek.
Önce gönlünü kocaman açmalısın ki; sonra bütün dünyayı içine alabilesin.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
Lütfen eşyalara dokunmayın.
Tom hiç kimsenin onun fıkralarına gülmediğine inanamadı.
Eşyalarıma dokunma!
Bir açıklama daha olma ihtimalini göz önünde bulundurmak için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.