Examples of using "Dürfe" in a sentence and their turkish translations:
O bana beni tekrar görebilip göremeyeceğini sordu.
Bana beni öpebilip öpemeyeceğini sordu.
Tom eve erken gidebilip gidemeyeceğini sordu.
Tom Mary'ye onu öpebilip öpemeyeceğini sordu.
Tom bana beni öpüp öpemeyeceğini sordu.
Bana elimi tutup tutamayacağını sordu.
Tom bana elimi tutup tutamayacağını sordu.
Mary geceyi arkadaşının evinde geçirebilip geçiremeyeceğini sordu.
Tom Mary'ye onun notlarını çoğaltabilip çoğaltamayacağını sordu.
Tom'a bilgisayarını kullanabilip kullanamayacağımı sordum.
Tom Mary'ye Fransızca ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.
Tom Mary'ye evine yürüyüp yürüyemeyeceğini sordu.
Tom Mary'ye onun İngilizce ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.
Tom Mary'ye onun bisikletini ödünç alıp alamayacağını sordu.
Tom'a onun bisikletine binebilip binemeyeceğimi Tom'a sordum.
Mary, Tom'a son kurabiyeyi yiyebilip yiyemeyeceğini sordu.
Bir garson geldi ve onlara ne istediklerini sordu.
Tom Mary'ye annesinin mektubunu okuyabilip okuyamayacağını sordu.
Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.
Tom eşinin ne kadar para harcamasına izin verilmesi gerektiği hakkında bir limit olması gerektiğini düşündü.
Tom tabağındaki her şeyi yedikten sonra, Mary'ye onun salatasını yiyebilip yiyemeyeceğini sordu.
Tom Mary ile çıkmak istedi fakat o onu geri çevirdi.