Examples of using "Brust" in a sentence and their turkish translations:
Neyse sandık diyorduk
Göğsüm ağrıyor.
- Onun tüylü bir göğsü var.
- Onun kıllı bir göğsü var.
Tom'un kıllı bir göğsü var.
Göğsüm ağrıyor.
Nefes aldığımda göğsüm ağrıyor.
Doktor onun göğsünde bir yumru keşfetti.
Tom göğsüne bir dövme yaptırmak istiyor.
Kollarını göğsünde kavuşturdu.
Kollarını göğsünün üzerine katladı.
O her iki elini göğsüne yerleştirdi.
Kalp, göğüste yer alır.
Göğsünde üç kurşun yarası vardı.
Başını onun göğsüne yasladı.
Kan göğsünün üzerine aktı.
Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.
Kollarınızı göğsünüzde üst üste atmayın.
Göğsünüzde yumru fark ettiniz mi?
- Göğsümde keskin bir ağrı var.
- Göğsümde şiddetli bir ağrı var.
Göğsünde keskin bir ağrı hissetti.
Tom göğsünden iki kez vuruldu.
Onu emzirir misin yoksa biberonla mı beslersin?
Göğsümde belli bir anksiyete hissettim.
Tom göğüsünde keskin bir ağrı hissetti.
O göğsüne kırmızı bir fular taktı.
Öksürdüğümde göğsüm ağrıyor.
O iyi adamın ne asil bir kalbi var!
Göğsüme takılı bir kapakçık vardı, robotik bir kapakçık.
Tom'un göğsünde bir ağrı vardı, bu yüzden o, hastaneye gitti.
Biz bebeklerimizi emziriyoruz.
Tom geceleyin göğsünün ortasında yanan bir ağrı ile uyandı.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
1342 sel kronolojisi Köln'de, biri şehir duvarlarının üzerinde bir tekneye binebiliyorken, Mainz katedralinde suyun bir insanın göğüs hizasına geldiğini söylüyor.
Türkçede birçok organ ve ekstremite ismi -b sesiyle başlar. Örn. baş, burun, boğaz, beyin, bel, bacak, bilek, bağır, böğür, bağırsak, böbrek.