Examples of using "Bloß" in a sentence and their turkish translations:
Allah aşkına benden uzak dur.
Sadece zamanını boşa harcıyorsun.
- Oraya gideyim deme.
- Oraya gideyim demeyin.
Ayna kırma.
- Söylemezsin.
- Hadi canım sen de.
Sakın ha, kendini fazla yorma!
Sadece emin oluyordum.
Sakın beni bırakma!
Tom sadece bekledi.
Sadece kan.
Sadece kahve.
Sadece beni öpme.
Hiç geri gelmeyecek misin?
Sadece bir fincan kahve istedim.
O şakadan başka bir şey değil.
Bu sadece bir soğuk algınlığı.
Tom sadece bir amatördür.
Teşekkürler, sadece izlemek istiyorum.
Sen sadece bir öğrencisin.
O sadece bir politikacı.
O sadece bir çocuk.
Tom sadece bir arkadaş.
Sakın ağlama!
- Tom nerede kalmış olabilir?
- Tom nerede kaldı acaba?
Arabanın neyi olduğunu merak ediyorum.
Ona ne oldu?
- Tom'a aldırış etme.
- Tom'a aldırma.
Sadece otuz dakikamız var.
Sakın ha bunu ona sormayın.
Sakın bunu ona sorayım deme.
Başyapıtlar yalnızca başarılı denemelerdir.
Ben sadece yürüyüşe gidiyorum.
O sadece bir yalan.
Bugün Tom'un sorunu nedir?
Ben sadece bir hamburger istedim.
Sadece üç kitabım var.
O sadece omuzlarını silkti.
Keşke benimle evlense.
Keşke benimle evlense.
Sadece mutlu olmanı istiyorum.
Onun yanında, sadece bir acemiyim.
O sadece bir bahane.
Sadece konuşacak birini istiyorum.
Onun bunu okumasına izin verme.
Ben sadece dinlemeni istiyorum.
Sadece fotoğraf çekmek istiyorum.
Bizim yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.
Sadece zaman öldürüyorsunuz!
Keşke iyi şarkı söyleyebilsem.
Ben sadece endişeli bir vatandaşım.
Tom ve ben sadece öğrenciyiz.
Tom'a ne oldu?
Bu sadece yüzeysel bir yara.
Bu gece neyin var?
Bugün sana ne oldu
Bu muhtemelen sadece bir söylenti.
Sadece birkaç sorum var.
Bunu nasıl öğrendi?
Tom bunu nasıl öğrendi?
Tek bir sorun var.
Hepinizin nesi var?
Bu gerçekten sadece bir yanlış anlama mıydı?
Sadece seninle konuşmak istedim.
Tom sadece bir tembel işe yaramaz.
O sadece üç yıl sürdü.
Tom sadece omuzlarını silkti.
Neden bunu yapmaya çalıştın?
Onlar hakkında endişelenme.
Bizim hakkımızda endişelenme.
Benim hakkımda endişelenme.
Onunla ilgili endişelenme.
Sadece düşürmeyin.
Hem Tom hem de Mary sadece John'a bakıyor.
Sadece sebebini öğrenmem gerekiyor.
Tom hâlâ sadece bir çocuk.
Bir şey söylediğimi unut.
Eğer hala yaşıyor olsaydı...
Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.
Bunun için onu suçlamaya çalışmıyor musun?
Sadece biraz dinlenmelisin.
Asla beni Tom'la yalnız bırakma.
Beni hiç geçme.
Yakalanırsanız, hiçbir şey söylemeyin!
Ne düşünüyorduk?
Tanrı bize bunu nasıl yapabilir?
O bu filmi sadece bir kez gördü.
Sadece alışkanlık edinme.
Onun nesi var?
Bu adadan nasıl ayrılacağız?
Sana nazaran, Tom sadece bir çocuk.
Tom, beni sakın bir daha arama.
Tom Ay'a ilk ayak basışın yalan olduğuna inanıyor.
Sadece beni sevip sevmediğini bilmek istiyorum.