Translation of "Ankam" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Ankam" in a sentence and their turkish translations:

Als Markus ankam, schlief ich.

Marcus geldiğinde uyuyordum.

Als ich ankam, regnete es.

Ben vardığımda, yağmur yağıyordu.

- Er war die letzte Person, die ankam.
- Er war der Letzte, der ankam.

Gelecek son kişiydi.

Er starb, bevor der Rettungswagen ankam.

O, ambulans gelmeden önce öldü.

Er war der Erste, der ankam.

O ilk olarak vardı.

Sie starb, bevor ich dort ankam.

Ben oraya varmadan önce o öldü.

Tom war der Letzte, der ankam.

Tom gelecek son kişiydi.

Er starb, ehe die Rettungsmannschaft ankam.

Kurtarıcılar gelmeden önce o öldü.

Dan war der Erste, der ankam.

Dan varan ilk kişiydi.

Tom war der Erste, der ankam.

Tom gelecek ilk kişiydi.

Sie war gestorben, bevor ich ankam.

O ben varmadan önce o öldü.

Layla war die Erste, die ankam.

Leyla gelen ilk kişiydi.

Tom ging gerade fort, als ich ankam.

Tam içeri geldiğimde Tom ayrıldı.

Als ich ankam, war Tom bereits betrunken.

Ben vardığımda Tom zaten sarhoştu.

Tom wollte gerade gehen, als ich ankam.

Ben geldiğimde Tom tam ayrılmak üzereydi.

Sie war bereits gegangen, als ich ankam.

Ben vardığımda o zaten gitmişti.

Sobald Napoleon ankam, befahl er Davout, sich zurückzuziehen.

Napolyon gelir gelmez Davout'a geri çekilmesini emretti.

Die Arbeit war schon erledigt, bevor ich ankam.

Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.

Tom war in der Badewanne, als Maria ankam.

Mary geldiğinde Tom banyodaydı.

Das Flugzeug startete, sobald ich am Flughafen ankam.

Ben havaalanına varır varmaz uçak havalandı.

Es war recht dunkel, als ich dort ankam.

Oraya vardığımda oldukça karanlıktı.

Als Tom ankam, war es schon zu spät.

- Tom geldiğinde saat bir hayli ilerlemişti.
- Tom geldiğinde artık çok geçti.

Ich kann mich nicht erinnern, wer zuerst ankam.

İlk önce kimin geldiğini hatırlayamıyorum.

Das Konzert war fast vorbei, als ich ankam.

Ben vardığımda konser neredeyse bitmişti.

Die Party war fast vorbei, als ich ankam.

Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.

Als ich ankam, verschwanden sie schnell aus dem Haus.

Ben vardığımda çabucak evden kaçtılar.

Es war bereits zwölf, als er zu Hause ankam.

- Eve ulaştığında saat çoktan on ikiydi.
- Eve vardığında saat çoktan on iki olmuştu.

Sobald ich zu Hause ankam, ging ich ins Bett.

Eve geldikten sonra yatmaya gittim.

Sobald ich am Ziel ankam, rief ich ihn an.

Hedefe varır varmaz onu aradım.

Der Junge, der gestern ankam, war mein jüngerer Bruder.

Dün gelen erkek çocuğu benim küçük erkek kardeşimdi.

Tom hatte seinen Fahrschein bereits gelöst, als ich ankam.

Ben varmadan önce o zaten biletini almıştı.

Sobald er am Flughafen ankam, rief er sein Büro an.

Havaalanına gelir gelmez ofisini aradı.

Als er am Bahnhof ankam, war der Zug bereits abgefahren.

O, istasyona vardığında, tren çoktan gitmişti.

Ich traf ihn an dem Tag, als ich hier ankam.

Onunla buraya geldiğimde tanıştım.

Als ich am Flughafen ankam, sah ich das Flugzeug abheben.

Havaalanına vardığımda uçağın ayrıldığını gördüm.

Sofort, als sie am Bahnhof ankam, rief sie ihre Mutter an.

- O, istasyona vardığı an, annesini aradı.
- O istasyona varır varmaz, annesini aradı.

Die Glocke hatte schon geläutet, als ich in der Schule ankam.

Okula gittiğimde zil çoktan çalmıştı.

Als ich am Bahnhof ankam, war der Zug gerade im Begriff, abzufahren.

İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

Es ist gerade eine Woche her, seit ich in New York ankam.

- New York'a vardığımdan beri tam bir hafta oldu.
- New York'a varalı daha bir hafta oldu.

Als ich zu Hause ankam, bemerkte ich, dass ich meine Brieftasche verloren hatte.

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.

Tom geriet ein wenig in Sorge, als Maria nicht zur angekündigten Zeit ankam.

Mary geleceğini söylediği zaman gelmediğinde, Tom biraz endişelendi.

Er hatte das Auto repariert und sah müde aus, als ich zu Hause ankam.

O, arabayı tamir ediyordu ve ben eve vardığımda yorgun görünüyordu.

Als er am Bahnhof ankam, war der Zug bereits seit fast einer halben Stunde weg.

O, istasyona vardığında tren neredeyse yarım saat önce kalkmıştı.

Als Tom an der Bushaltestelle ankam, war der Bus, den er eigentlich nehmen wollte, bereits abgefahren.

Tom otobüs durağına gelmeden önce binmeyi planladığı otobüs zaten gitmişti.

- Tom hatte Maria einen Liebesbrief gesendet, aber er hat nie erfahren, ob dieser bei ihr ankam.
- Tom sandte Maria einen Liebesbrief, aber er hat nie erfahren, ob dieser bei ihr ankam.
- Tom hat Maria einen Liebesbrief gesandt, dann aber nie erfahren, ob dieser bei ihr angekommen ist.
- Tom sendete Maria einen Liebesbrief, aber er hat nie erfahren, ob dieser bei ihr ankam.

Tom Mary'ye bir aşk mektubu gönderdi, ancak asla varıp varmadığını öğrenmedi.

- Die Maschine war schon abgeflogen, als ich den Flugplatz erreichte.
- Als ich am Flughafen ankam, war die Maschine bereits abgeflogen.

Havaalanına geldiğimde uçak çoktan havalanmıştı.

- Er kam an, da war die Feier schon im vollen Gange.
- Als er ankam, war die Feier schon im vollen Gange.

O, partinin ortasında geldi.

- Als Mary an der Haltestelle ankam, war der Bus schon weg.
- Als Maria die Haltestelle erreichte, war der letzte Bus schon fort.

Mary otobüs durağına vardığında, son otobüs zaten gitmişti.