Translation of "Starb" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Starb" in a sentence and their turkish translations:

starb seltsamerweise

garip bir şekilde öldü

Stephen starb.

Stephen öldü.

- Tom starb an Typhus.
- Tom starb am Fleckfieber.

Tom tifüsten öldü.

- Er starb an Arbeitsüberlastung.
- Er starb an Überanstrengung.

O, fazla çalışmaktan öldü.

Lincoln starb 1865.

Lincoln 1865 yılında öldü.

Sie starb 1960.

O 1960 yılında öldü.

Sie starb kinderlos.

O çocuksuz öldü.

Tom starb 2013.

Tom 2013'te öldü.

Tom starb jung.

Tom genç yaşta öldü.

Tom starb 2009.

Tom 2009 yılında öldü.

- Er starb aus Mangel an Sauerstoff.
- Er starb an Sauerstoffmangel.

Oksijen yetersizliğinden öldü.

- Christoph Kolumbus starb im Jahre 1506.
- Christoph Kolumbus starb 1506.

Kristof Kolomb 1506 yılında öldü.

Der Maler starb jung.

Ressam genç yaşta öldü.

Sie starb an Krebs.

O, kanserden öldü.

Er starb am Straßenrand.

O, yol kenarında öldü.

Er starb an Krebs.

O kanserden öldü.

Er starb an Lungenkrebs.

O akciğer kanserinden öldü.

Tom starb an Tuberkulose.

Tom tüberkülozdan öldü.

Sie starb an Tuberkulose.

O tüberkülozdan öldü.

Seicho Matumoto starb 1992.

Seicho Matumoto 1992 yılında öldü.

Sie starb an Magenkrebs.

O, mide kanserinden öldü.

Sie starb an Typhus.

O tifo ateşinden öldü.

Er starb im Gefängnis.

O, hapishanede öldü.

Tom starb im Gefängnis.

- Tom hapiste öldü.
- Tom hapishanede öldü.

Er starb ohne Erben.

O bir varisi olmadan öldü.

Sie starb ohne Erben.

- O bir varis olmadan öldü.
- O bir varis bırakmadan öldü.

Tom starb an Unterkühlung.

Tom hipotermi'den öldü.

Sie starb gestern Nachmittag.

O, dün öğleden sonra öldü.

Der Botschafter starb plötzlich.

Büyükelçi aniden öldü.

Dieser Künstler starb jung.

Bu sanatçı genç yaşta öldü.

Tom starb mit 65.

Tom 65 yaşında öldü.

Maria starb an Brustkrebs.

Mary meme kanserinden öldü.

Tom starb in Rom.

Tom Roma'da öldü.

Tom starb an Leberkrebs.

Tom karaciğer kanserinden öldü.

Sie starb an Sauerstoffmangel.

O oksijen yoksunluğundan öldü.

Er starb letztes Jahr.

- O geçen yıl öldü.
- O geçen sene öldü.

Tom starb als Held.

Tom bir kahraman olarak öldü.

Er starb im Kampf.

O, savaşta öldü.

Tom starb in Australien.

Tom Avustralya'da öldü.

Alexander starb in Babylon.

İskender Babil'de öldü.

Er starb im Krieg.

O, savaşta öldü.

Tom starb im Schlaf.

Tom uykusunda öldü.

Tom starb ohne Erben.

Tom mirasçı bırakmadan öldü.

Tom starb an Sauerstoffmangel.

Tom oksijensizlik yüzünden öldü.

Tom starb als Bettler.

- Tom dilenerek öldü.
- Tom dilenci olarak öldü.

- Der alte Mann starb vor Hunger.
- Der alte Mann starb hungers.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

- Der Arbeiter starb aufgrund der Explosion.
- Der Arbeiter starb infolge der Explosion.

İşçi patlamadan dolayı öldü.

- Tom starb, als er 97 war.
- Tom starb im Alter von siebenundneunzig.

- Tom 97 yaşındayken öldü.
- Tom 97 yaşında öldü.

- Der Gründer starb vor zwei Monaten.
- Die Gründerin starb vor zwei Monaten.

Kurucusu iki ay önce öldü.

Er starb drei Tage danach.

Üç gün sonra öldü.

Der Mann starb an Krebs.

Adam kanserden öldü.

Sie starb vor ihrer Volljährigkeit.

O reşit olmadan önce öldü.

Er starb eines unnatürlichen Todes.

O doğal olmayan bir ölümle öldü.

Mein Vater starb an Lungenkrebs.

Babam akciğer kanserinden öldü.

- Tom verhungerte.
- Tom starb Hungers.

Tom açlıktan öldü.

Tom starb unter seltsamen Umständen.

Tom tuhaf şartlarda öldü.

Mein Großvater starb in Korea.

Büyükbabam Kore'de öldü.

Er starb eines natürlichen Todes.

O, doğal nedenlerden öldü.

Er starb als glücklicher Mann.

O mutlu bir adam olarak öldü.

Sie starb als glückliche Frau.

Mutlu bir kadın olarak öldü.

- Tom ist gestorben.
- Tom starb.

Tom öldü.

Tom starb während der Operation.

Tom ameliyat sırasında öldü.

Er starb eines traurigen Todes.

O, hüzünlü bir ölümle öldü.

Ich weiß, dass Tom starb.

Tom'un öldüğünü biliyorum.

Meine Tante starb an Lungenkrebs.

- Teyzem akciğer kanserinden öldü.
- Halam akciğer kanserinden öldü.

Tom starb an einer Lungenentzündung.

Tom zatürreden öldü.

Isaac Newton starb als Jungfrau.

Isaac Newton bakir olarak öldü.

Sie starb vor einigen Jahren.

Birkaç yıl önce öldü.

Tom starb eines natürlichen Todes.

- Tom eceliyle öldü.
- Tom doğal nedenlerle öldü.

Tom starb in meinen Armen.

Tom benim kollarımda öldü.

- Er ist gestorben.
- Er starb.

O vefat etti.

Er starb an einem Herzanfall.

O bir kalp krizinden öldü.

Tom starb vor einigen Jahren.

Tom birkaç yıl önce öldü.

Die Mutter unseres Kollegen starb.

Meslektaşımızın annesi öldü.

Tom starb an inneren Verletzungen.

Tom iç yaralanmalardan öldü.

Tom starb am 20. Oktober.

Tom 20 Ekimde öldü.

Einen Tag später starb Tom.

Tom bir gün sonra öldü.

Tom starb vor langer Zeit.

Tom uzun zaman önce öldü.

- Er ist tot.
- Er starb.

- O öldü.
- Öldü.

Tom starb am frühen Montagmorgen.

Tom pazartesi sabahının erken saatlerinde öldü.

Tom starb drei Wochen danach.

Tom ondan üç hafta sonra öldü.

Tom starb drei Wochen später.

Tom üç hafta sonra öldü.

Er starb während der Operation.

Ameliyat sırasında öldü.

Er starb an einer Überdosis.

Aşırı dozda uyuşturucudan öldü.

Er starb in meinen Armen.

Kollarımda öldü.

Sie starb in seinen Armen.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Er starb in ihren Armen.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Sie starb in ihren Armen.

- Kollarında öldü.
- Onların kollarında öldü.
- O, onların kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Tom starb in Marias Armen.

Tom Mary'nin kollarında öldü.

Eine Woche später starb sie.

O bir hafta sonra öldü.

Tom starb am frühen Montag.

Tom pazartesi günü erken saatlerde öldü.