Examples of using "„gar" in a sentence and their turkish translations:
Beni umursamayın.
Zilch.
Hiç fena değil!
Gerçekten umursamıyorsun, değil mi?
Hayır, hiç de öyle değil.
O işe yaramaz.
Sadece bir şey söyleme.
Konuşmasan iyi olur.
Bir söz söylemek zorunda değilim.
Tom alkollü içkileri hiç içmez.
"Ne yaptın?" "Hiçbir şey yapmadım."
- Meraklı değil misin?
- Meraklı değil misiniz?
- Seni görmedim bile.
- Sizi görmedim bile.
- Seni anlamadım bile.
- Sizi anlamadım bile.
Sen hiç değişmedin.
İnsanlarsa ilaçları karşılayamadıklarından
Bu kötü.
O, hiç Fransızca bilmez.
Bu hiç sorun değil.
Onu hiç tanımıyorum.
Biz hiçbir şey yapmıyorduk!
O hiç incitmez.
Bir şey duyamıyorum.
Daha ileri gitmeyi denemedim.
Dinlemiyorsun bile.
Şimdi iyi bir zaman değil.
Bu hiç incitmedi.
Bu bana hiçbir anlam ifade etmiyor.
- Tom, Mary'ye hiç de aldırış etmedi.
- Tom, Mary'ye hiç de kulak asmadı.
Hiç şaşırmadım.
Ben kesinlikle hiçbir şey bilmiyorum
O çok kötü değildi.
Ama bir şey göremiyorsun hiç!
Ya hep ya da hiç.
Bir şey hiçbir şeyden daha iyidir.
Hiç içme suyumuz yok.
Bir kelime söylemedin.
Tom beyzbolu sevmezdi ki.
Konu o değil.
Tom bunu hiç sevmiyor.
Hiç meşgul değilim.
Ona bir şey vermedim.
Tom hiç Fransızca bilmiyor.
Tom neredeyse hiç konuşmaz.
Tom hiç Fransızca konuşmaz.
Biz hiç şaşırmış değildik.
Hiç İngilizce bilmiyorum.
Hiç yüzemez misin?
Ben hiç yemek pişiremem.
Aslında ağlamadım.
Tom umursamadı bile.
Tom hiç ağlamadı.
Hepiniz çok mutlu görünmüyorsunuz.
Gerçekten bilmiyorsun, değil mi?
Sana yeterince teşekkür edemiyoruz.
Hiçbir şey anlamıyorsun, değil mi?
O, aslında müdür değildir.
Benim herhangi bir kamp ekipmanım yok.
bize seçim olarak görünmüyor?
Kendimi iyi hissetmiyorum.
Sefalet içinde yaşayanlar için.
Ve hiçbir şey bulamadım. Hem de hiç.
Fakat hiç ortak bir yönümüz yok.
O, beklenin tersine ortaya çıkmadı.
O, para için oldukça ilgisiz.
Biz eğlenmedik.
O hiç yoktan iyidir.
O tamamen yasaktır.
Tom hiç gelmedi.
Neden hiç bana yardım etmiyorsun?
Onu bilmiyorsunuz.
Hiç yeşil biber yemem.
Söylediğim bu değil.
Şu anda bir şey yapamazsın.
Karşılaştırma yok.
Belki bilmek istemiyorum.
Onlara yardım etmek istemiyor musun?
Gerçekten de milyoner değilsin, değil mi?
Sen beni sevmiyorsun!
Aslında ben evsiz değilim.
Şimdi bu fena bir fikir değil.
- Söylediğim bu değil.
- Ben öyle söylemedim.
Tom'a hiçbir şey söylemek zorunda değilim.
Bu gerçekten beni hiç ilgilendirmiyor.
Belki de hiç gitmeyecekler.
Üzgünüm, benim hiç param yok.
Onun tuhaf olduğunu hiç de düşünmüyorum.
Bununla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
O isim bana hiçbir anlam ifade etmiyor.
Bir şey yapılamaz mı?
Burada olduğumu bile bilmeyeceksin.
O kadar küçük değil.
Bu çok kötü değil.