Examples of using "überreden" in a sentence and their turkish translations:
Tom, Mary'yi ikna edemedi.
O, babasını ikna etme girişiminde bulundu.
Sizi ikna etmek ne kadar sürecek?
insanları bir yalana inandırmanın yolu ise
Tom'u bunu yapmaya ikna edemeyeceksin.
Onu ikna etmeye çalıştım ama boşuna.
Onu da bu işe ikna etmeye çalışıyor
Onu ikna etmeye çalışmak saçma.
- Onu ikna etmekte başarısız olduk.
- Onu ikna edemedik.
Tom'u biraz para bağışlaması için ikna edebildim.
Bazen çocukları yemek yemek için ikna etmek zordur.
Belki Tom'u Mary ile konuşması için ikna edebilirim.
Tom'u bizimle gelmeye ikna edemedim.
Bir parça kek daha alır mısınız?
Tom'u bunu yapmaya ikna etmeye çalıştım ama edemedim.
- Tom'u bu işe razı edebileceğinizi sanmıyorum.
- Tom'u bunu yapmaya ikna edebileceğini sanmıyorum.
O, onu, ona inci bir gerdanlık alması için ikna etmeye çalıştı.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
Tom Mary'nin ona bir atkı örmesi için onu ikna etmeye çalıştı.
- Tom'u ikna etmeyi denedim, ama yapamadım.
- Tom'u razı etmeye çalıştım, ama başaramadım.
Seni bizimle gelmeye ikna edemem, değil mi?
Tom'u senin için çalışmaya ikna etmeyi nasıl başardın?
Yeni bir yatak alması için onu ikna ettim.
Başka insanları ikna etmek için gerekli olan bilgileri yazın.
Tom yemek yemek istemedi ve Mary onu yemesi için ikna edemedi.
Tom Mary'yi onunla birlikte kiliseye gitmek için ikna etmeye çalıştı.
Tom'u Mary ile Boston'a gitmeye ikna etmeye çalıştım.
Tom'un beni bunu yapmama ikna etmesine izin verdiğime inanamıyorum.
Tom yapmaması gerektiğini bildiği bir şeyi yapması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Bizimle Boston'a gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım fakat o yapmak zorunda olduğu başka şeyleri olduğunu söyledi.