Examples of using "Vivants" in a sentence and their turkish translations:
Ağaçlar canlıdır.
Her ikisi de hayattalar.
Köpeklerden bazıları yaşıyor.
Her ikisi de hayattalar.
- Köpeklerin çoğu yaşıyor.
- Köpeklerin çoğu hayatta.
Ben sadece yaşamdan korkarım!
İki erkek kardeş hala hayatta.
Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.
Bu, filleri canlı yakalamalarının yoludur.
Su, tüm canlılar için hayatidir.
Onları canlı istiyorum.
Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.
Okulların içinde canlı canlı yakmış ve sokaklarda vurmuştu.
tabi biz bide bu durumda hayatta isek
Tüm canlılar bir gün ölür.
canlılar arasında ekolojiyi bozan tek canlı ise
Güneş sönse bütün yaşayan şeyler ölür.
Ama burada, yaşayanların arasında, bir sahtekar gibi hissettim,
Buradan canlı çıkarsak, sana istediğin bir şeyi alacağım.
"Biyoloji" Yunanca bir sözcük, anlamı "canlı organizmaların çalışması."
"Kuşatılıyoruz" "Bizi asla canlı yakalayamazlar, çocuklar! Saldırın!"
Sadece şiddetli felç geçiren insanları hayatta tutmakta daha iyi olduk.
peki neredeyse bütün canlılar virüs taşıyabiliyor, üretebiliyor iken
Neredeyse tüm köpekler hayatta.
Her iki erkek kardeş hâlâ hayatta.
Sadece birkaç Türk hikayeyi anlatabilecek kadar canlı kalabilmiş olacaktır
Bu adadan canlı çıkamayacağız.
Hayatta olduğumuz için şanslıyız.
Gölette birçok canlı balık gördük.
Tüm yaşam kimyaya dayalıdır ve yaşayan her şey kimyasal bileşiklerden oluşur.
Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.
Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
Bu kitap, biyolog Ernst Haeckel'in yolculukları sırasında üzerinde çalıştığı canlıları gösteren yüz adet taşbaskıdan oluşmaktadır.
Hâlâ hayattasın.
Onlar hayatta olduğu için şanslı.