Translation of "Arbres" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Arbres" in a sentence and their turkish translations:

- Il plantait des arbres.
- Il a planté des arbres.
- Il planta des arbres.

O, ağaçları diktiler.

Plantez des arbres !

Ağaç dikin!

- Les arbres seront vite dénudés.
- Les arbres seront bientôt dénudés.

Ağaçlar yakında yapraksız olacak.

N'abattez pas ces arbres !

O ağaçları kesme.

Nous aimons les arbres.

Ağaçları severiz.

Les arbres sont verts.

Ağaçlar yeşil.

De nombreux arbres churent.

Birçok ağaç yıkıldı.

J’abattais les arbres morts.

Ölü ağaçları kesiyordum.

Je plantais des arbres.

Ağaçları ekiyordum.

Les arbres sont grands.

Ağaçlar büyük.

Nous plantions des arbres.

Biz ağaç dikiyorduk.

Les arbres sont vivants.

Ağaçlar canlıdır.

Ces arbres sont magnifiques.

Bu ağaçlar güzel.

Elle plante des arbres.

Ağaç dikiyor.

- Les arbres étaient très rares.
- Les arbres étaient fort peu abondants.

Ağaçlar çok nadirdi.

- Les pommes croissent sur des arbres.
- Les pommes poussent sur des arbres.

Elmalar ağaçlarda büyür.

- Allez-vous abattre tous ces arbres ?
- Vas-tu couper tous ces arbres ?

Bütün bu ağaçları kesecek misin?

Les singes grimpent aux arbres.

Maymunlar ağaçlara tırmanırlar.

La fille parlait aux arbres.

Kız ağaçlarla konuştu.

Les feuilles tombèrent des arbres.

Yapraklar ağaçlardan düştü.

Les arbres commencent à bourgeonner.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başlıyor.

Il grimpe facilement aux arbres.

O kolayca ağaçlara tırmanır.

Tom aime grimper aux arbres.

Tom ağaçlara tırmanmayı seviyor.

Les arbres sont des plantes.

Ağaçlar bitkilerdir.

Ils épandent les arbres fruitiers.

Onlar meyve ağaçlarına ilaç püskürtüyorlar.

Les arbres sont déjà dénudés.

Ağaçlar zaten yapraksız.

Les arbres étaient emplis d'oiseaux.

Ağaçlar kuşlarla doluydu.

"J'aime les arbres", dit l'écureuil.

Sincap ağaçları seviyorum dedi.

N'abattez pas les jeunes arbres.

Fidanları kesmeyin.

- Les feuilles des arbres ont viré au rouge.
- Les feuilles des arbres sont devenues rouges.
- Sur les arbres, les feuilles sont devenues rouges.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

Elle vole silencieusement entre les arbres

Gecenin tehlikelerinden kaçmak için...

Tu vois quelques arbres devant l'école.

Okulun önünde bazı ağaçlar görürsün.

Nous marchâmes au milieu des arbres.

Biz ağaçların arasında yürüdük.

Les oiseaux chantaient dans les arbres.

Kuşlar ağaçların arasında ötüşüyorlardı.

Cette fille adorait grimper aux arbres.

O kız ağaçlara tırmanmayı seviyordu.

Elle fait des câlins aux arbres.

O bir çevreci.

Je ne plante pas leurs arbres.

Onların ağaçlarını dikmiyorum.

Les ours peuvent grimper aux arbres.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

J'abattrais ces arbres si j'étais vous.

Yerinde olsam, o ağaçları keserim.

Même les singes tombent des arbres.

Maymunlar bile ağaçtan düşer.

Les écureuils aiment grimper aux arbres.

Sincaplar ağaçlara tırmanmaya bayılır.

J'entends le vent dans les arbres.

Rüzgârın ağaçları hışırdatmasını duyabiliyorum.

Les arbres étaient couverts de neige.

Ağaçlar karla kaplıydı.

Les guépards grimpent-ils aux arbres ?

Çitalar ağaca tırmanabilir mi?

Plusieurs arbres étaient déracinés par l'orage.

Birçok ağaç fırtına tarafından yıkıldı.

Les enfants aiment grimper aux arbres.

Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

Les arbres perdent rapidement leurs feuilles.

Ağaçlar yapraklarını çabucak kaybeder.

- Les feuilles des arbres sont devenues rouges.
- Sur les arbres, les feuilles sont devenues rouges.
- Les feuilles sur les arbres ont viré au rouge.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

Ceci aussi est le bruit des arbres.

Bu da ağaçların sesi.

Par les vignes s'enroulant autour des arbres

Sarmaşıkların dallara sıkıca sarılarak

En automne, les feuilles tombent des arbres.

Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.

Il abat les arbres dans la montagne.

Dağlarda ağaçlar keser.

De nombreux arbres sont dénudés en hiver.

- Birçok ağaç kışın çıplaktır.
- Birçok ağaç kışın yapraksızdır.

Nous coupons les arbres avec une hache.

Ağaçları baltayla keseriz.

L'argent ne pousse pas sur les arbres.

Para ağaçlarda yetişmez.

J'aimais grimper aux arbres quand j'étais enfant.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

J'adorais grimper aux arbres quand j'étais enfant.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

Nous avons trois arbres dans notre jardin.

Avlumuzda üç tane ağaç var.

Les arbres se tenaient sur une ligne.

Ağaçlar bir sıra halindeydi.

A l'automne, les feuilles des arbres jaunissent.

Sonbaharda ağaçlardaki yapraklar sararır.

Quand ces arbres ont-ils été plantés ?

Bu ağaçlar ne zaman dikildi?

Le parc est composé de nombreux arbres.

Park sayısız ağaçtan oluşmakta.

Tentons notre chance dans un de ces arbres.

Tamam, şimdi bu ağaçlardan biriyle şansımızı deneyelim.

était substantiellement plus court que celui des arbres,

ağaçlardan anlamlı derecede kısadır,

Dans la nature, ils investissent des arbres creux.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

Leur travail consiste à abattre les arbres morts.

Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.

Les feuilles des arbres commencèrent à devenir rouges.

Ağaçların yaprakları kızarmaya başladı.

Les grands polatouches nidifient à l'intérieur des arbres.

Kuzeyden gelen uçan sincaplar ağaçların içinde yuva yapar.

J'ai toujours voulu une maison dans les arbres.

Ben hep bir ağaç ev istedim.

J'ai fait planter quelques arbres par le jardinier.

Bahçıvana bazı ağaçlar diktirdim.

Le bois ne pousse pas sur les arbres.

Ahşap ağaçlarda yetişmiyor.

Les oiseaux font leurs nids dans les arbres.

Kuşlar, yuvalarını ağaçlara yaparlar.

Il y a des arbres autour du château.

Şatonun etrafında ağaçlar var.

Quand j'étais jeune, je grimpais beaucoup aux arbres.

Ben gençken ağaçlara çok tırmanırdım.

Ce sont eux qui ont planté ces arbres.

Bu ağaçlar onlar tarafından dikildi.

Aucun des vieux arbres ne survécut à l'incendie.

Yaşlı ağaçlardan hiçbiri yangını atlatamadı.

Les arbres ne poussent pas dans les prairies.

Ağaçlar bozkırlarda yetişmez.

Les guépards ne peuvent pas grimper aux arbres.

Çitalar ağaçlara tırmanamazlar.

Transporté à manger, accroché de la nourriture aux arbres.

yiyecek taşıdım, içine yiyecek koyup ağaçlara astım.

Nous pouvons voir de nombreux arbres, fruits et fleurs

bir çok ağaç meyve ve çiçek görebiliriz

J'étais parfaitement consciente d'allers et venues derrière les arbres

Ağaçların gizli gizli kıpırdanmasının kuvvetle farkındaydım

L'argent ne pousse pas dans les arbres, tu sais.

- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.

Les arbres fruitiers exigent beaucoup d'espace pour se développer.

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

Les écureuils sont agiles pour monter dans les arbres.

Sincaplar ağaçlara tırmanmada çabuktur.

Il voulait aussi en savoir davantage sur les arbres.

- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.
- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordu.

Ils vivent dans cette maison au milieu des arbres.

Onlar ağaçların arasındaki şu evde yaşarlar.

Des arbres sont plantés le long de la rue.

Ağaçlar cadde boyunca ekilir.

Le village se situe au-delà de ces arbres.

Köy o ağaçların ötesinde.

Le printemps est la saison pour planter les arbres.

Ağaçların ekildiği mevsim ilkbahardır.

Un vent fort dépouilla les arbres de leurs feuilles.

Güçlü bir rüzgar ağaçların yapraklarını döktü.

Les sapins sont souvent utilisés comme arbres de Noël.

Köknar ağaçları genellikle Noel ağaçları olarak kullanılır.

Combien de temps les arbres de Noël durent-ils ?

Noel ağaçları ne kadar dayanır?

On pourrait passer par là et s'abriter sous les arbres.

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

Même les arbres ont besoin d'aide pour répandre leurs graines.

Ağaçların bile tohumlarını uzağa saçmak için yardıma ihtiyacı var.

On peut aussi créer de grosses machines, des « arbres artificiels »,

Havadaki karbondioksiti kazıyacak büyük makineler