Examples of using "Promesse" in a sentence and their turkish translations:
Söz sözdür.
O bir söz.
Bir söz verdim.
Sözüne uy.
- O, sözünü tuttu.
- O sözünü tuttu.
O sözünü tuttu.
O sözüne sadık kaldı.
Sözüne sadık kalmalısın.
Sözünü tutmalısın.
Onlar sözlerini tutacaklardır.
O bir söz mü?
Sözümü tutacağım.
Sözünü unutma.
Sözüne güveniyorum.
- Sana sözünü hatırlatmam gerekiyor.
- Sana sözünü hatırlatmalıyım.
Sözünü unutma, Tom.
Onlar sözlerini tutmadılar.
bu bana bir sözü hatırlattı
O, sözünü yerine getirmedi.
Sözünü unutma.
Tutulacak bir sözüm vardı.
Ben herhangi bir söz vermedim.
Bir söz yeterli değil.
Tutulmamış bir söz hiç verilmemesinden daha iyidir.
Sözümü tutmadığım için özür dilerim.
O, sözünü tutmadı.
Ne olursa olsun, sözümü tutarım.
Onun, sözünü tutacağına inandım.
O, sözünü unutmaya eğilimlidir.
O sözüne bağlı kalmadı.
O, sözünü unutmuş olmalı.
O başka bir boş sözdü.
Sözünü tutmak zorundasın.
Sözünü tutacağını nereden bileyim?
- Sözünü tuttu.
- Sözünde durdu.
Sözümüzü unutmamalıyız.
Sözümü tutacağımdan şüphe ediyor.
Oraya gitme sözünü unuttu.
- O sık sık sözünü tutmakta başarısın olur.
- O sık sık sözünü tutamaz.
Sözümü tutup tutmayacağımdan şüphe ediyor.
Sözünü tutmanı istiyorum.
Sözümüzden dönmemeliyiz.
Böyle bir söz vermedim.
Ben sözümü bozmak istemem.
Onun söz verdiğini kesinlikle unutmuş, galiba.
Ben böyle bir söz vermedim.
Sözünden vazgeçmiş gibi görünüyor.
Sözü tamamen unutmuş olmalı.
O sözü tutabileceğimi sanmıyorum.
Sana sözünü hatırlatmam gerekiyor.
Sözünden dönmüş olamaz.
Bir sözden dönmek iyi değildir.
Sözünü unuttuğu için onu lanetledi.
Sözünü bozman sorumsuzca bir hareketti.
Tom bana verdiği sözü tutmadı.
Son kez sözünden dönmüş olacaktı.
cüretkâr bir vaadinden dolayı: Tanrı senin mutlu olmanı ister.
Vatandaşlar sözümüze olan inançlarını yitirmeye başlıyorlardı.
Sözümden döndüğüm için beni affetti.
Sözümü tutmadığım için pişmanım.
Sözünü tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
Sözleri tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Akşam parıltısı genellikle güzel hava habercisidir.
Üzgünüm sözümü tutmadım.
- Onun için sözünü tutmak kolay değildi.
- Onun sözünü tutması kolay değildi.
Sözünden döndüğün için seni suçlayamam.
Meşgul olsan bile, verdiğin sözleri tutmalısın.
Herhangi bir durumda, bir sözden dönmek kötüdür.
Tom sözünden caydı ve Mary'ye yardım etmedi.
Sözünü tutmadın.
O, sözünü tutmadığı için özür diledi.
Satın alma işlemimden geri ödeme sözü ile heyecanlıydım.
Sözünden dönmemelisin.
Şundan emin olabilirsin ki asla sözümden dönmeyeceğim.
Kuzenim sözünden dönecek bir insan değildir.
Herkes onun sözünden dönecek son adam olduğunu bilir.
O, babasına verdiği sözü yerine getiremedi.
Güneş batıdan doğsa sözümden dönmem.
Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.
Parayı eksiksiz bir şekilde teslim edeceğine söz verdi.