Examples of using "Pratique" in a sentence and their turkish translations:
O, uygundu.
Peki ya uygulamada?
O çok kullanışlı.
Tom pratik.
Sen pratiksin.
- Alıştırma mükemmel yapar.
- Uygulama usta yapar.
- Bıçak ne kadar çok dövülürse o kadar keskin olur.
Judo çalışıyorum.
- O, tıp uygulaması yapıyor.
- O, tıp mesleğini icra ediyor.
Tom hokey oynuyor.
- Ben hamlamışım.
- Ben idmansızım.
Bu pratik değil.
Kullanışlı olması gerekiyordu,
Her gün piyano çalışır.
Pratik sınav yarından sonraki gün.
O, fikirlerini uygulamaya koydu.
Teklifiniz işe yaramaz.
Otobüs durağı oldukça kullanışlı.
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
Bu okulun kuralları çok katı.
Ben biraz formdan düştüm.
Bu standart uygulama olmalı.
Bu araba geniş ve kullanışlı.
Bu iş uygulama ister.
O herhangi bir spor yapıyor mu?
İyi İngilizce yazma, çok fazla pratik gerektirir.
Peki bu uygulamada ne demek?
Bu mücadele ve uzman desteği kombinasyonunu
Bu yer yüzmek için elverişli.
O, sabahtan beri piyano çalışmaktadır.
O her gün keman çalışır.
Keman çalmak çok pratik ister.
Düşüncemiz uygulamada çalışmadı.
- Pratik en iyi öğretmendir.
- Uygulama en iyi öğretmendir.
İstasyona çok yakın yaşamak elverişlidir.
Uygulamada bu nasıl oluyor peki?
Onu pratiğe koymayı zor buldum.
Ben spor yaparım.
İslamiyet'te böyle bir uygulama yoktur
Tren istasyonuna çok yakın yaşamak uygundur.
Esperanto öğrenmek istiyorsan oku ve çokça pratik yap.
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
O daha iyi bir iş bulabilmek için İngilizceyi pratik yapıyor.
O, çiftliğinde bitkisel ürün ve inek yetiştiriyor.
Tom piyanoyu her gün en az otuz dakikalık bir süreyle uygular.
Teori ve pratik el ele gitmeli.
Esperanto öğrenmesi ve ezberlemesi kolay esnek ve pratik bir dildir.
video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair
O dönemlerde asgari ücret diye bir uygulama yok
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
Bu gece saat onda seni görmem uygun.
Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.
İtmeli düğmeler, çocuk kıyafetleri için pratik bir bağlayıcıdır.
eğer birisi artık köpek veya kedi sahibi olmayı uygun bulmuyorsa
İtalya'nın uygulaması yanlış ki zaten bu durumdalar
Berthier, Fransız personel uygulamasındaki son eğilimlere dayanarak
Bilimle uğraşmanın bedeli, yanıldığınızda bunu kabul etmektir
Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.
sevgili görmek için Suriye'ye yıldırım ziyaretleri ile
Kapısız bir şehirde yaşamak uygunsuz olurdu diye düşünüyorum.
Ben bir psişik değilim.
O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.
Yabancı bir lisan öğrenmek çok fazla pratik gerektirir.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
Avrupa Birliği'nin teorik olarak aynı haklara sahip 23 resmi dili var ama uygulamada yalnızca üç dil işliyor: İngilizce, Fransızca ve Almanca.
Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.