Examples of using "Manque" in a sentence and their turkish translations:
Onu özlüyor musun?
- Kedimi özlüyorum.
- Kedimi özledim.
Onu çok özlüyorum.
Başka kimi özlüyorsun?
Onun para için eli darda.
O deneyimden yoksundur.
İtalya'yı özlüyorum.
Orduyu özlüyorum.
Bir şey eksik.
Ben onu özlüyorum.
Onu özledim.
Onlar beni özlüyor.
- Birisi kayıp.
- Birisi eksik.
O onu özlüyor.
Boston'u özlüyorum.
Bir şey eksik değil.
Onu özlüyoruz.
Param yok.
Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum.
O, ailesini çok fazla özlüyor.
Karını özlüyor musun?
Onu tabii ki özlüyorum. Ama...
- Bir çatal eksik.
- Bir tane çatal eksik.
Kayıp bir bıçak var.
Onu çok özlüyorum.
Paris'i çok özlüyorum.
Mary sağ duyudan yoksundur.
Tom disiplinden yoksun.
O yeterince disiplinli değil.
O yeri özlüyorum.
O güvenden yoksundur.
Güven eksikliğim var.
Annemi özlüyorum.
O, babasını özlüyor.
Ben onu korkunç biçimde özlüyorum.
- Ben hamlamışım.
- Ben idmansızım.
Eksik bir sayfa var.
Ne eksik?
Karımı özlüyorum.
Tom'u gerçekten özlüyorum.
Burayı özlüyorum.
Benim zamanım tükeniyor.
Tom onu özlüyor.
Onu zaten özlüyorum.
- Tom kendine güvenmiyor.
- Tom güvenden yoksun.
Onun öpücüğünü özlüyorum.
O, ailesini görmek için can atıyor.
O motivasyondan yoksundur.
O sağduyudan yoksundur.
Bu, incelikten yoksun.
Başka kimi özlüyorsun?
Biz Tom'u son derece özlüyoruz.
Bir vida eksik.
Annemi özlüyoruz.
Annelerini özlüyorlar mı?
Hala seni özlüyorum.
Ne eksik?
Benim dolap alanı tükeniyor.
O, sağduyudan yoksundur.
O, onun kararlarında yetersiz.
Bu odada hava yok.
İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir.
Sağduyudan yoksundur.
Senin saygı yoksunluğun beni öfkelendiriyor.
Ne kadar kısayız?
O, ailesini çok özlüyor.
Bu adam cesaretten yoksun.
Princin daha fazla tuza ihtiyacı var.
Ben sadece onu özlüyorum.
Onu özlemiyor musun?
Hepimiz onu özledik.
Tatlı hala kayıp.
Sally ile konuşmayı özlüyorum.
ve kendimi eğlence seçeneklerinden yoksun görmüyorum.
ve şimdi de çok özlüyoruz
veya da özgüven eksikliği
ve enerjisi tükeninceye kadar
Tom kendi içinde güvenden yoksundur.
Heykelin kafası eksik.
Onun dahiliği onun deneyim eksikliğini telafi eder.
Oksijen yetersizliğinden öldü.
Tom'u özlediğini biliyorum.
Ben biraz formdan düştüm.
Sorun onun deneyimden yoksun olması.
Bir şey kaçırmıyor musun?
Tom eşini özlüyor.