Examples of using "L'ombre" in a sentence and their turkish translations:
ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE
Arabayı gölgede park et.
Sen benim ışığımı engelliyorsun.
Gölgede oturalım.
Biz gölgede biraz dinlendik.
Gölgede biraz dinlenelim.
Sopanın gölgesi görünüyor.
O göz farı sürüyor.
Karanlıkta bir şekil belirdi.
Eski bir ağaç gölge sağlar.
Bir ağacın gölgesinde dinlendim.
Son teste gölge testi denirdi,
Şu ağacın gölgesinde oturalım.
Tom bir ağacın gölgesinde dinleniyor.
Onun eski halinden eser kalmamış.
Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesi altına kurduk.
Bir şüphe gölgesi ötesinde, bu en iyisidir.
Sıcaklık gölgede 30 dereceyi geçiyor.
Güneşten dolayı oluşan gölgeyi görüyor musunuz?
Onun masum olduğuna kuşkusuz olarak inanıyorum.
Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk.
Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.
Gölge olan bir yere oturalım.
ve profilinizin duvarda yaptığı gölgeye bakarlardı.
Tamam, bunu bırakıp bir gölge bulalım.
Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup
O büyük ağacın gölgesinde oturdular.
Bu onları serin tutacaktır. Hem gölgedeler hem de çamurda.
Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir
İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.
Bir şüphe gölgesi olmadan, rüya önceki hayattan bir anıydı.
Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.
Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.
Filler gündüzleri vakitlerinin çoğunu gölgede beslenerek geçirir.
Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.
Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.
Gölgelerde yaşamaktan, Anisa'nın iki bin on altı yıldaki ölümünü sona erdirdi, böylece